Gaze-Temiz-Gaze-Temiz
http://www.gaze-temiz.com

"HİÇ" Kadardır
Nivent Kurtuluş nivents@yahoo.com

 

Yıllardır yasalara uymayan inşaatları, girişimleri engellemek için çalışmalar yaptık. Çünkü bizim derneğimizin kuruluş amacı buydu. Doğayı korumak, imtiyazlılara geçit vermemek,  haksız uygulamalara dur demek ve yetkililerin görevlerini yapmalarını sağlamak, yasaların işletilmesine , unutulmamasına katkı vermek  gibi bir misyonu üstlenmiştik.

 
Dev şirketlerin, dev işadamlarının yasalara uymayan  girişimlerini engelledik... Bir kaç örnek vereyim:
 
İstinye Park, Carrefour, Optimum, Migros, Yıldızhan Otel, Arkas, Ege Perla, Yükseliş Plaza, Batı Beton, Orkide Yağ, adını yazmadıklarımdan ayrıca özür diliyorum. 
 
Haklıydık, İzmir'in, İzmirlilerin hakkını koruduk.
 
Bu kişi ve kurumlar zarara uğradılar. Ama bu zarar onların hatalarından kaynaklanıyordu. 
 
Bizim yaptığımız sadece girişimlerinin yasal olmadığını ispatlamaktı.
 
Hiç birinden... Ama hiç birinden ne bir sitem, ne bir tehdit, ne bir kötü söz duymadık. Yani hatalarını görüp kabul etmesini bildiler ki; bu bir erdemdir. Onlara bu işin getirisi, bir daha yanlış iş yapmamak için daha çok dikkat edecek olmalarıdır.
 
İzmir'in sahipsiz olmadığını öğrendiler...
 
Hatayı kabullenmek,  "Evet biz yanlış yaptık" diyebilmek, insanı insan yapan değerlerin en önemlisidir belki de. Hata da ısrarcı olmak, yanlış yaptığını bile bile, yanlışında ısrarcı olmak, medeniyetten payını almış insanların harcı değildir.
 
Mesut Sancak'ın, turizm alanına, büyük bir özgüvenle, cüretle, yasaların aksi hükümlerine rağmen, yönetmeliklerin aksi görüşüne rağmen konut inşa etmesine karşı çıkışımız da aynı diğerleri gibi, üstlendiğimiz misyonun gereği idi.
 
Biz görevimizi yaptık. Beklenirdi ki; Mesut Sancak ya aksi belgeleri ortaya koysun, haklılığını ispatlasın, bizi utandırsın, ya da yanlışını kabul etsin.  O öyle yapmadı. 
 
Beni arayarak; tehditler savurmayı, dinime, ölmüş babama, anneme, bana ağza alınmayacak küfürler sarf etmeyi seçti.  İnanmaktan kıvanç duyduğumuz Yüce Allah'a sinkaflı sözler sarf etmesi, bir hanıma ağza alınmayacak  hakaretlerde bulunması, bu şahsın kalitesinin göstergesidir.  Yapacak bir şey yok. Medeniyet, parayla satın alınamıyor. Okumak, öğrenmek, dinlemek, anlamak, gezmek, gezerken bakmak ve görmek gerektiriyor.
 
Medeni insanlar konuştukları dile hakimdirler.  Söylemek istediklerini nazikçe anlatabilmek yeteneğine sahiptirler.  Güzel konuşmak, doğru ve anlamlı sözlerle, düşüncelerini ifade etmek medeni insanlardan beklenendir.  Bazen, susmayı bilmek de çok önemlidir.  Bu nedenle, yukarıda isimlerini saydığım kişi ve kurumları taktirle karşılıyorum.
 
Küfürbaz kişiye, söyleyecek sözüm yok. Tehditlerinden korkmuyoruz. Ancak; polisi, adliyeyi kendisinin emrindeymiş gibi gösteriyor olması,  bu kurumlara zarar veren bir davranıştır. Bunu engellemek işi de, yine yargınındır, polisindir.
 
Mesut Sancak bize tehditler savururken, OHAL'i bile ortaya koydu.  Diyor ki; "OHAL var. Seni içeriye attıracağım, bu yaşadığın son güzel günler olabilir. Yarın 11.15'de Emniyet Müdürüne gidiyorum"
 
Ne yapacaksın?  Emniyet Müdürüne bize alması için talimat mı vereceksin?  Hakimlere, savcılara "Atın bunları içeriye" diyebilecek kadar mı güçlüsün?
 
Yaşanan birçok olumsuzluğa rağmen, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna inancımızı koruyoruz. Hakimlerin, savcıların, polisimizin dürüstlüğüne inanıyoruz. Bu inancımızı Mesut Sancak gibi bir küfürbazın sarsamayacağının bilinmesini isterim.
 
Küfür ve tehdit yoluyla insanları etkilemeye, korkutmaya çalışan kişilerin seviyesi, muhatap alınmayacak kadar alçaktır. Türkiye kimseye "derebeylik" hakkını tanımayacak kadar büyük, medeni  bir hukuk devletidir.  Yasaları vardır ağır da olsa, işlemektedir.
 
Şehir eşkıyası olmak kolaydır.
 
Paranın gücü ile insanları etkilemek kolaydır. Zahmetsizdir.  Beş koruma ile gezmek, lüks arabaların kendine kapılarını açtırmak, bazı gazetecilere övgü dolu haberler yaptırmak, bu fiyaka ile geniş çevreler edinmek kolaydır.
 
Zor olan doğru olabilmek ve öyle kalabilmektir.
 
Zahmetli olan, insanın her an bir şeyler öğrenmeye gayret etmesi, edindikleri ile yaşama, insanlara katkı vermesi, çevresine olumlu etkiler vermesi, mütevazı olabilmesi ve yaşamı bittikten sonra bile iyi olarak anılmasını sağlayabilmesidir.
 
Yoksa, Allah'a küfür etmek, insanlara ana avrat sövmek, "dilini koparacağım, seni tutuklatacağım" gibi absürt  kabadayılık gösterilerinin değeri "HİÇ" KADARDIR.  Bunun etkisi olsa olsa, insanı güldürmek, biraz da acıma duygusunu harekete geçirmektir. Trajikomik  kabadayılık gösterilerinin başka etkisi yoktur ve bu medeni dünyada artık hiç olmayacaktır.