Gaze-Temiz-Gaze-Temiz
http://www.gaze-temiz.com

Mesut Sancak’a mektup;

Mutlu Tuncer kaleminden
 
Seni hayatımda hiç görmedim… Seninle hayatımda hiç telefon görüşmesi yapmadım… Senin nefes aldığın ortamlarda da hiç bulunmadım… 
 
Sadece senin yaptığın imar yolsuzluklarını yazdım… 
 
Sen beni ve benim gibi doğru dürüst gazetecilik yapan insanları hapislere attırmaya kalkıştın. Yazdığımız yazıların hiç birine karşı bir delil koyamadın… Otel ruhsatı ile rezidanslar yaptın, her işin yasadışı olduğu imar barışına yaptığın başvurularla ortaya çıktı… 
 
Evet… Adliyede sıkı dostların var… Adliye ile iyi ilişkileri olan bir avukatın var… Evet paran, havan, yanında Erol Yaraş, Ünal Ersözlü gibi organizasyon ustaları var… Her şeyin var da; vicdanın hiç yok mu birader?  Hiç mi Allah’tan korkmazsın?  Ama doğru… Korksan insanların inanların inandığı Yüce Allah’a sinkaf etmezdin değil mi? 
 
Bizi, sırf senin imar yolsuzluklarını yazdığımız için yalancı şahitlerle kendine şantaj yapıldığını iddia etmen, bize “ahlaksız” damgasını vurdurmak istemen nasıl bir insanlıktır Mesut? 
 
Yalancı Şahitlerin, Adviye Onay, Harun Aygün, Salih Merdan, Metin Kaya ile nasıl bir araya geldin de onları nasıl bizim aleyhimize “Şantajcıdırlar” diye ifade vermeye ikna ettin çok merak ediyorum. 
 
Çünkü ben bu insanları hayatımda hiç görmemiştim. Onlarla da aynı seninle olduğu gibi hiçbir araya gelmemiştim. Telefonlarını bile bilmezdim…  Nasıl yaptın bunu Mesut? 
 
Peki; bu davayı açtırmayı nasıl başardın? Neden senin ve arkadaşlarının her hukuki girişimi bir savcıya düşüyor? Peki o savcının bize hukuku ayaklar altına alan davranışlar sergilemesinin sebebi ne?  Nasıl beceriyorsun bunları Mesut? 
 
Poliste tanıdıkların var… İlişkilerin sıkı fıkı…  FetöBababar İddianamesinden de biliyoruz ki; bu ilişkilerin devlet sırlarını alacak kadar iyi…  Feto’nun sağ kolu Ahmet Küçükbay’a polisin kendisine operasyon yapacağı gibi gizli bilgiyi senin verdiğin bu iddianamede yer aldı… Kim bu polisler Mesut? 
 
Yalancı şahitlerin mahkemede beni tanımadıklarını, poliste ifadelerine ek yapıldığını iddia ettiler. Doğru mu. değil mi bilmem…  Hele Harun Aygün beni telefonla arayıp, bu işi Erol ve senin organize ettiğini itiraf etmesi, ses kaydını almama izin vermesi sence neyi anlatıyor? 
 
Eğer Türkiye’de hukuk olsaydı, bu dava açılmazdı. Mahkemede Hakim sana “Sana nasıl şantaj yaptılar, ne zaman yaptılar, kaç para istediler?” diye sormaması  sana da ilginç gelmedi mi Mesut? 
 
Mesut; 
 
İnsanlara yapmadığı, işlemediği bir suçu yapıştırmak, dünyanın en ahlaksız girişimidir.  Erkek adam, mert adam, delikanlı adam, dürüst adam, bunları yapar mı Mesut? 
 
Erol Yaraş arkadaşın, kurduğun kumpas davası daha mahkemede kabul görmeden basına servis yaptı, gazetelerde resimlerimizi yayınlattı, yayınladı.  Ne yaptınız o zaman? Güldünüz, keyiflendiniz değil mi? “Ağızlarına s…çtık” dediniz değil mi? 
 
Ama senin istediğin kadar tanıdığın olsun… 
 
İstediğin kadar tanıdık mahkemelerden anında yayın yasakları al… Tanıdık savcılarınla istediğin kadar bize baskı uygulat… Doğru değişmez Mesut! Bak, iki sene yargılandık… Bize inanılmaz zararlar verdin. Ama iftiran geri dönüp ayağına dolandı… Yazılarımızı “Şantaj var mı?” sorusuyla bilirkişilere gönderttin… Hiçbir bilirkişi bu görevi kabul etmedi. Çünkü, şantaj suçu yazıyla işlenmez Mesut! 
 
Erol Yaraş ile aynı avukat aracılığı ile durmadan davalar açıyorsun. Senin Fetö ilişkilerini yazdığım için de dava açtın. Anam babam,. O yazdıklarımı ben söylemedim ki; savcılar söylüyor! Senin FETO toplantılarına katıldığını söyleyen onlar güzel kardeşim. Yoksa böyle bir şey, hukuk mücadeleni onlara karşı ver! 
 
Temiz İzmir Derneği Başkanı Nivent Kurtuluş’u arayıp tehditler etmen, ana avrat küfürler savurman, benim sekreterimi arayıp, Gökmen Ulu’yu hapse attırdığını söyleyip, sıranın bana geldiğini söylemen nasıl bir egodur? Sen kendini ne zannediyorsun Mesut? 
 
Hayıtımda kimseden tek kuruş  para almadım. Kursağımdan tek kuruş haram geçmedi. Senin gibi, ağalarım, amcalarım yok…  İlaç firmasında çalışırken, birden bire Folkart’ın sahibi olman başarı gibi görünebilir. Ama değil…  Bak kimler tarihin çöplüğüne gömüldü bu ülkede, bak da gör..,.
 
Ç ok yakın arkadaşın Erol Yaraş’ı çok iyi tanırım. Danışmanın sözde solcu Ünal Ersözlü’yüde  iyi tanırım. Erol’un Yeni Asır’da yazılarını yazmaktan parmaklarım nasır tutmuştu… Plajlarda kadınların erotik fotoğraflarını çekerek ünlenmişti. Sosyetenin peşinde koşturan bu arkadaşın gazeteciliğini elbette tartışırım. 
 
Bu arkadaş, birkaç gazeteciyle birlikte Feto’nun davetlisi olarak Pensilvanya’ya gitti. Danışmanın Ünal da vardı bu gezide.  Bunu daha 15 Temmuz Darbe girişimi olmadan yazdık ve sorguladık. Sonra Afrika’ya gittiklerini de ortaya çıkardık. Ve Erol Yaraş adlı büyük gazetecinin, FETÖ’nun okulunun açılış kurdelesini keserken resimlerini bastık. Makas tutanlar arasında Hamdi Türkmen adlı, “duayen!” gazeteci de vardı.  Bunları yazdığımız için biz operasyonla göz altına alındık. Bizi gözaltına aldırıp, sekiz saat sorgulatan savcı, senin kumpas kurduğun şantaj olayının da savcısı idi… Bu işte bir gariplik yok mu Mesut? Avukat da aynı kişiydi…  Bu kadar tesadüf biraz fazla değil mi Mesut? 
 
Şimdi, bize verilen beraat için, gidip İstinaf Mahkemelerinde torpil arayacaksın biliyorum…  Ama hukuku, adaleti yanıltamayacaksın.  Bu ortam senin gibilerin aradığı ortam olabilir. Ama bu kadar da cılkı çıkmış bir adalet sistemi yok Türkiye’de… Her savcı, her hakim onun bunun sözüyle insanları haksız yere mahkum etmeyi göze almaz. Biz hakimlerin çoğunun şerefli, mesleğine bağlı, onurlu insanlar olduğunu biliyoruz. 
 
Mahkemeleri gereksiz oyalıyor, devleti zarara sokuyorsunuz. Günahtır, yazıktır Mesut. Unutma ki; iyiler her zaman kazanır… Ama erken, ama geç… 
 
Bak; biliyorsun ben Urla Belediye Başkanı’na danışmanlık yaptım. Seçimden sonra senin iki arkadaşın Erol Yaraş ve Ünal Ersözlü  Burak Oğuz’u ziyaret etti. Bu ziyarette, senin açtığın kumpas davasını ortaya atıp, benim ne kötü adam olduğumu anlatmışlar ve danışmanlık yaptırmamasını istemişler. Erol ile Ünal’ın ziyaretini “dostlarım” diye sosyal medya hesabından duyuran Burak Oğuz ile o an ilgimi kestim. Onlar, sen onun dostuysan, benim Burak ile dost olmam mümkün değildi çünkü… 
 
Bu kadar küçülür mü insanlar Mesut? 
 
Şimdi, sana ve yalancı şahitlerine, basında bizi itibarsızlaştırmaya çalışan yandaşlarına ceza davaları açıyoruz.  Ve en çok merak ettiğim şey;  kendini nasıl savunacak olduğun? 
 
Biz iyi insanlarız. 
 
Gelip özür dilesen seni ve arkadaşlarını affedebiliriz.  Ama egonuz izin vermez değil mi?