x
     

DAVA AÇMAK, AÇTIRMAK KOLAY DA...

10 Temmuz 2019 Çarşamba , 17:54
Okunma: 2873
1 Yorum

YA SONRA?

 
Bir türkü var, çok severim… Adı, Kiraz Aldım Dikmeden…
Bu şarkıda bir nakaratı özellikle severim… Şöyle;
“Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi, sen bu işin sonunu düşünmedin mi?”
Bu nakarat bir haftadır dilimde…
Şimdi diyeceksiniz ki; Mesut Sancak ile ne ilgisi var?
Çok ilgisi var… Sadece Mesut Sancak ile değil… Erol Yaraş isimli İzmir’in meşhuuuur gazetecisi ile de ilgisi var… Yerel mahkemenin “Suç işleme alışığı” dediği, Eski Narlıdere , şimdi ise Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ile de ilgisi var… Narlıdere eski Kaymakamı Hayrettin Çiftçi ile de ilgisi var… Efendime söyleyeyim; Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile de ilgisi var… İzmir Büyükşehir Belediyesi, İmar Denetim görevlileri ile de ilgisi var!
Var da var… “Alçaklara kar yağdı, üşümedin mi, sen bu işin sonunu düşünmedin mi?”
 
Bu gün Mesut Sancak, bir dava daha kaybetti… Temiz İzmir Derneği Başkanı Nivent Kurtuluş hakkında yaptığı şikayetten kaynaklanıyordu bu dava… Davanın suç hanesinde “Kendisi ile yapılan haberleşmenin gizliliğini alenen ihlal” yazıyordu…
Konu şu idi… Mesut Sancak’ın bilgili avukatları vasıtası ile açtığı veya açtırdığı davanın özü, yazdığımız haberlerden dolayı, çıkmaza girip, telefon ile Nivent Kurtuluşu arayarak ana avrat, Allah, kitap  sövmesi ve onu TEHDİT ETMESİ!(Bir bayana)  üzerine dernek olarak kamuoyuna yapılan  açıklamada bu aramaya ve sövgülere yer verilmiş olunması…
Demek ki Mesut Sancak küfür ve tehdit ederek yaptığı konuşmaları “haberleşme” zannediyor!  Oysa bunun adı, haberleşme değil…  TACİZ!  Özel hayatında, evinde böyle haberleşiyorsa; ona karışmayız… Muhatapları memnun ise, bize ne? Ama her önüne gelene bunu yapamazsın.
 
Hiç kimse; “Senin Allahını kitabını bilmem ne yaparım,bak sana bir haber vereceğim…” diye konuşmaz değil mi?
 
 
Şimdi Mesut Sancak, Erol Yaraş ikilisi, kendilerinin imar yolsuzluklarını ve Fetö ilişkilerini yazdığımız için hakkımızda durmadan dava açıp, torpiller kullanarak, bizi yıldırmayı ve sindirmeyi amaçlamışlardı… Dava açmak kolay… Açtırmak da kolay… Savcılığa suç duyurusu yapmak kolay… Tanıdık savcılardan “Şunlara bir gözdağı verelim” demek de kolay… Peki ama sonuç?
 
Bir de mahkeme aşaması var. Bizim nakarat burada başlıyor; “Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?”
 
Geçtiğimiz hafta yalancı şahitlerle, suç uydurmak sureti ile yine tanıdık savcıyı devreye sokarak, açtırdıkları “Şantaj” davası, bütün uğraşlarına, bütün çabalarına rağmen çökmüştü… Bugün de; Mesut Sancak’ın açtığı haberleşme gizliliğini ihlal… (Ne komik değil mi?)  davası çöktü… Nivent Kurtuluş  29. Asliye Ceza Mahkemesinde beraat etti…
 
Erol Yaraş’tan da size bir haber vereyim…
 
Bu arkadaşın Narlidere’de  şimdi Konak Belediye Başkanı olan Abdülbatur’un koruma kalkanı arkasında çiftlik evi ruhsatı ile yaptığı, at manejlerini, oteli ve İtalyan restoranını yazmıştık.  Benimle birlikte iki gazeteci arkadaşıma  Nivent Kurtuluş ve Ufuk Türkyılmaz’a 200 bin liraya yakın tazminat davası açmıştı… Bu dava, kısmen kabul edilmişti… Hakim gerekçeli kararına “Sanıklar (yani biz) iddialarında mahkeme sürecinde  de devam ettiklerinden” deyip tazminatı bize geçirmişti… Dinlemeden, anlamadan!
 
Bu arada, bizim Erol, Narlıdere Belediyesinden, Çevre ve Şehircilikten filan belgeler sunmuş, yaptığı yerin yasal olduğunu ispatlamaya çalışmıştı… Oysa değildi. Açılışından bir hafta önce Büyükşehir Belediyesi, buranın büyük bölümünün yıkılması gerektiğine dair rapor düzenlemişti… Bu kaçak yerin açılışında aklınıza kim geliyorsa vardı…
 
Büyük sükse olmuştu…
 
Efendim mahkeme aleyhimize karar verince, İstinafa baş vurduk doğal olarak… Ama Erol durur mu? Biz zengin değiliz ya… Tazminat diye tutturdu… Bulundu, ödendi…. Burayı sonra anlatacağım.,..
 
Ve ardından bizler Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek, elimizdeki belgeleri bilgileri dernek olarak sunduk ve yetkililerin, bizim Erol’u kayırdığını, mahkemeye yalan bilgi verdiklerini ispatladık.
 
Dilekçemiz ve dosyalarımız incelendi, İçişleri Bakanlığından Mülkiye Müfettişleri istendi. Onlar da geldi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin dördüncü katında çalıştılar ve eli kulağında işlerini bitirdiler ya da bitirecekler! Sonucu biz bilmiyoruz… Henüz raporlanmadı… Ama bugün, yarın çıkacak. Peki o rapor bizim iddialarımızı doğrularsa ne olacak?
 
O yukarıda isimleri saydıklarım var ya… Aha işte onların görevlerini kötüye kullandıkları, mahkemelere yalan beyanda bulundukları ortaya çıkacak. Aksi çıkar da, biz haksız olursak, özür dileyeceğiz elbette… Nasılsa tazminatı verdik. Ama rapor bizi doğruladığında kayırmayı yapanlara “Neden yaptınız, karşılığında ne aldınız?” diye elbette sorac ağız.
 
Dedim ya…
 
Dava açmak kolay…
 
Çok kolay… Biraz çevren varsa, savcıları da devreye sokup, birilerini korkutabilirsin ki; bunu bizde denediler. Gözlatılar yaşadık, kumpaslara uğradık… Ama, her kuşun etinin yenmeyeceğini anlama zamanı geldi.
 
Davayı açarsın ya da açtırırsın… Ama altını nasıl doldurac aksın? Hiçbir aklı başında hakim, suçsuz adama kolay kolay ceza vermez, veremez…
 
Bizimkilerin çöküşü başladı. Düşünmeden yapılan  işler yavaş yavaş yavaş sonuçlanıyor… 18 Haziran’da ünlü yapsatçı müteahhit Mesut Sancak’ın Allah kitap sövdüğü için davası var.  Aslında tehdit de var ama, dava sadece hakaretten açıldı… 
 
Bir iş yaparken sonunu düşünmek gerek… Yani;
 
Bir başka değişle; “Alçaklara kar yağdı üşümedin mi, sen bu işin sonunu düşünmedin mi?”  diye sorarlar adama sonra…
 
 Ve ben bir yazımda Mesut kardeşimi uyarmıştım. Erol Yaraş’ın aklına uyup insanlara kötülük etme işlerine girişme demiştim…   
 

 


Kaynak: