x
     

Davamız hala sürmekte!

28 Temmuz 2015 Salı , 11:28
Okunma: 2832
0 Yorum

Menfaat ihlalimiz yokmuş...,

 

Temiz İzmir Derneği ile İzmir İstinye Park ÇED Süreci davası İzmir 2. İdare Mahkemesinde  devam ediyor. Bizlerin anlayamadığı böylesi bir ÇED Gerekli değildir kararına, koskoca İzmir ilinde bizim dışımızda duyarlı bir bayanın açtığı dava dışında neden bir dava açılmadığıdır.

İzmir İstinye Park’ın avukatının mahkemeye verdiği dilekçeye cevabımızı verdik.

Derneğimizin açtığı davada, bizlerin menfaatinin ihlal edilmediği söylenmiş. Adını İzmir’den alan bir derneğin menfaat ihlali başka nasıl yapılabilinir ki? İşte bunu hiç anlayamadık.
 
Konuyu uzatmadan avukat beyin mahkemeye sunduğu savunmaya cevabımızı yayınlıyoruz.
 

İZMİR 2. İDARE MAHKEMESİ

SAYIN BAŞKANLIĞI’NA

 

Dosya No; XXXXXX

Davalı Vekilinin Sayın  Mahkemenize sunduğu açıklamalara cevabımız.

1-Davacının Aktif Dava Ehliyeti Bulunmamaktadır. Nitekim, Davacının Dava Konusu Ettiği İdari İşlem ile Meşru, Ciddi, Kişisel, Güncel ve Doğrudan Bir Menfaati Bulunmamaktadır.

a-      Çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda vatandaş, belde veya semt sakini sıfatıyla dava açılabileceği Danıştay İçtihatlarıyla kabul edilmiştir.

b-      Dava konusu ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARINA ilişkin kararda, kamu yararını yakından ilgilendiren konular kapsamında bulunması nedeniyle, aynı kentte yaşayan davacı tarafından dava konusu edilebileceği, davacıyla kamu yararını yakından ilgilendiren dava konusu karar arasında meşru, kişisel ve güncel menfaat ilgisinin olduğu açıktır.

c-      Nitekim, “Danıştay Altıncı Dairesince de, davacının turizm merkezi ilanına ilişkin karara karşı dava açma ehliyeti kabul edilmiştir. Düzenleyici işlem niteliğindeki bu işleme karşı dava açma ehliyeti bulunan bir kişinin, uygulama işlemini dava edemeyeceği düşünülemeyeceğinden, Dairece inşaat ruhsatının turizm merkezi ilanı işleminden bağımsız bir işlem olarak kabul edilmek suretiyle davacının bu işleme karşı dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmasında isabet görülmemektedir.” KARAR BULUNMAKTADIR.

d-     Bu anlayışla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10.6.1994 günlü, 4001 sayılı Yasanın 1. maddesiyle değiştirilen 2. maddesinin 1. maddesiyle değiştirilen 2. maddesinin 1. bendinin ( a ) alt-bendinde yer alan " ... kişisel hakları ihlal edilenler..." ibaresi nedeniyle söz konusu ( a ) altbent Anayasa Mahkemesinin 21.9.1995 günlü, E: 19995/27, K:1995/47 sayılı kararıyla Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş, iptal davalarında menfaatleri ihlal edilenlerin dava açabilecekleri esası benimsenmiştir. Kaldı ki, söz konusu iptal kararına esas olan düzenlemede dahi "...çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar hariç olmak üzere..." şeklinde sınırlama ile çevre tarihi ve kültürel değerlerin korunması konularında açılacak davalarda dava açma ehliyeti önceki düzenlemede olduğu gibi korunmuştur.

e-      İzmir’de yaşayan hemşehri olarak ve dernek kurucu üyelerimizden davaya konu olan Balçova İlçesinde oturan üyelerimiz vardır.

f-       Çevre kanunu Madde 3 –(Değişik: 26/4/2006 – 5491/3 md.)

        Çevrenin korunmasına, iyileştirilmesine ve  kirliliğinin önlenmesine ilişkin genel ilkeler şunlardır:

Başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler.

Çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının önlenmesi ve kirliliğin giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; Bakanlık ve yerel yönetimler, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yaparlar.

g-      Çevre Kanunu Madde 30 - Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan gerçek ve tüzelkişiler, idari makamlara başvurarak bu faaliyetin durdurulmasını isteyebilirler. Hükmünden yola çıkarak bu faaliyetin durdurulmasını talep ediyoruz.

 

2- Süre Yönünden Davanın Reddedilmesi.

1-Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 2 Ocak 2015 için idari tatil kararının belirtildiği resmi açıklamaya ulaştık. Başbakan imzalı resmi açıklamaya göre 2 Ocak için idari tatil kararı alındı. Dolayısıyla Cuma, Cumartesi, Pazar günleri dahil edilemez.

2-Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Balçova Kaymakam’lığına 12.12.2014 tarih 486 57465/220.02/31543 sayı, Konu; İzmir İstinye Park ÇED gerekli değildir karar yazısını İl Müdürü Selahattin Varan 23.12.2014 tarihinde imzalamış. 

3-Balçova Belediyesi Askıya Çıkış Tarihi ise 30.12.2014 tarihidir. EK (3)

Dolayısıyla süre aşımından önce Sayın Mahkemenizde davamız açılmıştır.

 

3- ÇED Sürecine İlişkin Açıklamalar Bölümünde ise;

Davacı tarafı olarak kendimizle çeliştiğimiz söylenmekte. “Söz konusu arterde bulunan diğer AVM’LER ve Üniversiteler sebebi ile hali hazırdaki trafik yoğunluğunun, bahsi geçen proje ile artması söz konusu değildir. Zira, bahsi geçen proje ile diğer AVM’ler aynı hedef kitlesine hitap edecektir.”  Böylesi bir açıklama olabilir mi? Bahse konu İzmir İstinye Park AVM’nin bir örneği İstanbul’da şehir merkezinin dışında olmasına karşın özellikle hafta sonra trafiği çekilmez haldeyken, İzmir şehir merkezinde bulunan şu an bile trafik yükünü kaldıramamaktadır.

Ayrıca EK (2) sunduğumuz belgede, Çevre ve Şehircilik il Müdürü imzalı yazıda, “İzmir Büyükşehir Belediyesi Ulaşım koordinasyon Merkezi’nin 21.02.2014 tarih 403 nolu UKOME Kararı bulunmamaktadır.” Diye tarafımıza yazı yazmıştır. Madem UKOME Kararı var ve neden dosyaya eklenmemiştir. UKOME Kararında geçen gerekçeli karardaki işlemler ÇED Dosyasında yapılamadığından mı konulmamıştır?

 

UKOME Kararına İlişkin Açıklamalar Bölümünde ise; 

UKOME Büyükşehir içindeki kara, deniz, su, göl ve demiryolu üzerindeki her türlü taşımacılık hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesi amacıyla kurulmuştur.

Nazım imar planı değişiklikleri ve CED Raporuna Esas görüş verilmesi. Görev ve yetkileri bölümünün Madde 8 d) İlgili kuruluşlarca imar planı olmayan alanlarda önceden yapılmış tesislerin, yeni imar durumuna uygun yol yapım çalışmaları bitmeden, mevcut tesislerin uygun hale getirilmesini sağlar.

Yukarıda açıkladığımız nedenlerle UKOME Kararı olmadan planlama yapılamaz.

Kaldı ki, EK ( 1 ) sunduğumuz, Olağanüstü UKOME Kararında, “79 Pafta 6165 ada 6 Parselde yapılması planlanan otel ve alışveriş merkezinin Fahrettin Altay Meydanı, Şehit Binbaşı Ali Resmi Tufan Caddesi- Deniz Feneri Sokak, Mithatpaşa Caddesi ile çevrelenmiş bölge içerisinde trafik yoğunluğunun artıracak olması.” Denilmekteyken, davalının avukatı iddialarımızı nasıl mesnetsiz bulabilmektedir. Bu da ayrı bir merak konusudur.

Ayrıca İzmir Büyükşehir Belediyesi 2014/87 No’lu UKOME Kararını almak için hangi neden ve gerekçe ile toplanmıştır?

Bahse konu AVM ve Otel inşaatının otopark kapasitesi 2430 araç olan bu AVM ve Otelin etrafında dönüp duracak olan binlerce araç olacaktır.  Bahse konu tesis olmadan da mevcut alanın kangren durumda iken Üçkuyular trafiğini tamamen iptal edeceğini ve bölge halkının perperişan edecek yatırım ne kadar uygundur?

Gazetelere yansıyan haberlerde ise; Rekor istihdam, AVM içerisinde 4 bin 507 metrekarelik sığınağın yer alacağı ve otelle birlikte bu rakamın 5 bin 13 metrekareye yükseleceği dev yatırımın1500'den fazla kişiye istihdam sağlaması bekleniyor.” Haberlerinden yola çıkılacak olursa 1500 kişinin bahse konu alana ulaşımı bile trafik artışını sağlayacaktır.

 

Trafik açısından en önemli detay ise o bölgede bulunan hastaneye erişim zaten mevcut konumda zor iken, hastaların bu trafik yoğunluğunda hastaneye ulaşmaları nasıl mümkün olacak?

İmar planlarının yargısal denetimi sırasında şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı kriterlerinin yanı sıra özelliği itibariyle imar planının bütünlüğü, genel yapısı, kapsadığı alanın nitelikleri ve çevrenin korunması gibi olguların gözetilmesi zorunludur.

İmar planı, insan, toplum, çevre ilişkilerinde kişi ve aile mutluluğu ile toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın koruma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amacıyla hazırlanır.

İmar planlarının yargısal denetimi sırasında şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı kriterlerinin yanı sıra özelliği itibariyle imar planının bütünlüğü, genel yapısı, kapsadığı alanın nitelikleri ve çevrenin korunması gibi olguların gözetilmesi zorunludur.

Saygılarımızla

Temiz İzmir Derneği

 


Kaynak: