x
     
01.09.2016 21:07:17
Okunma: 3360
0 Yorum

Mehmet Erdül
KOZMİK ODA BASKINCILARI

 

Yargılanmak kötüdür.

Berbat bir durumdur.
 
Hele yapmadığınız bir şeyden ötürü, bir ihbar üzerine sorgulanıyorsanız hâkimin size ne soracağını merak eder terlemeye başlarsınız.
 
Hâkim sormaya başladığında eli ayağı tutmaz adamın.
 
Suçsuz olduğunuzu bilirsiniz ama korkarsınız.
 
Hiçbir yurttaşım ihbarlara uğramasın, kimse muhbirlerin eline düşmesin.

“İyi de muhbirlere de olanak hazırlanmasın o zaman” dediğinizi duyar gibiyim.
 
Adamın biri, hukuk dışı yaptığı bir eylem iddiası ile yargılanmış, hapishaneye düşmüş.
 
7 yıl ceza almış. Çekmiş cezasını, tahliyesine gün sayıyor.
 
Suratı düşmüş, kara kara düşünüyormuş. Koğuş arkadaşları sormuşlar:
 
 “Yahu arkadaş, tahliyen yaklaştı. Seni sıkıntılı görüyoruz. Hayırdır, derdin ne?”
 
 Derin bir of çekmiş adam.
 
 “Yahu 7 yıldır yatıyorum. Size derdimi anlatmadım. Tahliye yaklaştı ya, söyleyeyim. Kişilik zafiyeti olan biri vardı, benim üzerine suç isnat etti. O işlemediğim suç için de tanıklık etti. Şimdi tahliye olacağım ya, O kişilik zafiyeti olan adamı bulup vuracağım. Geri döneceğim, yatağımı falan toplamayın”
 
Adam tahliye olmuş, koğuş arkadaşları bugün yarın gelir diye bekleşirken günler geçmiş. Bir Bayram arifesinde koğuşa bir haber getirmiş gardiyan:

“Sizin Adam geldi. Görüşmek istiyor. Ama hepinizi görüştüremem. Aranızdan bir kişi seçin, görüşsün, soracağınızı sorun, bilgileri alsın, size anlatsın.”
 
 Koğuş toplanmış. Bir kişi belirlemişler aralarında ağzı laf yapanlardan. Görüşmeci, koğuşun merak ettiği soruyu sormuş, hal hatır faslından sonra:

 “Hani nerdesin? ‘Yatak dursun,  döneceğim’ dedin gelmedin bulamadın mı, Kişilik zafiyeti olan kişiyi? Arkadaşlar merak içinde.”
 
 “Arkadaşlar haklı “ demiş Adam.

 “7 yıl evvel. Kişilik zafiyeti olan kişi bir taneydi. Onu vurup dönerim demiştim ama bir çıktım her taraf kişilik zafiyeti olan insanlarla dolmuş. Hangi birini vurayım? Elim tetiğe gitmedi.”
 
 Biz bu günlerin benzerini, 12 Eylül döneminde de yaşamıştık.
 
Ortalık muhbir kaynıyordu.
 
Ev kirasını ödeyemeyen kiracı, ev sahibini solcu diye ihbar ediyordu.Borcunu ödeyemeyen, alacaklısını sağcı diye ihbar ediyordu.
 
Çok kişi haksız yargılandı.Asılsız ihbarlarla, mahkûm oldular, hapis yattılar, hatta ölenler, idam edilenler oldu.
 
Bugün de aynı ortam yaşanıyor.
 
Şimdi soruyorum:
 
 “Islak imzayı ihbar eden kim?”

 “Sayın Bakan Bülent Arınç, Manisa’da bir açılışın kurdelesini keserken, Ankara’da aynı gün ona suikast düzenlemeye kalkışan subayları ihbar eden kim?”
 
Kim bu kişilik zafiyeti olanlar? Kim bunlar? Kim?
 
Sayın Bülent Arınç'a suikast girişimi iddialarının üzerinden uzun bir süre geçti.
 
İki subayın gözaltına alınmasının ardından Özel Kuvvetler Komutanlığı'na ait Kirazlıdere'deki Seferberlik ve Tetkik Kurulu'ndaki kozmik odada aramalar yapıldı. Olayın üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen, olayla ilgili soruşturma ortada yok, bir iddianame hazırlanmadı. CHP Grup Başkan Vekili Sayın Kemal Anadol soru önergesi verip Başbakan’a soruyor;

“Suikast girişimi ile olarak soruşturma olup olmadığını, varsa hangi aşamada olduğunu, Kozmik Oda’da yapılan araştırmada ne gibi bulgular elde edildiğini, yoksa ‘iddiaların asılsız mı?’ olduğunu” öğrenmek istiyor.
 
O günlerde, Cumhuriyet Gazetesi’nde olay şöyle yer alıyordu;

 ”Arınç'ın ikamet ettiği Çukurambar bölgesinde gerçekleşen operasyon sonrasında, Genelkurmay Başkanlığı'nda görevli Binbaşı İ.G. ve Albay E.Y.B. gözaltına alınmıştı. Subaylar ifadelerini vermelerinin ardından serbest bırakılmıştı. Subaylardan birisinin, üzerinde "1424. Cadde ...." diye devam eden ve Arınç'ın evine ait adresin bulunduğu bir notu "Telaşla" yutmaya çalıştığı iddia edilmişti. Şüpheli subayların ikametlerinde ve işyerlerinde bu tarihten sonra aramalar yapıldı.”
 
Sonra? Sonrası yok.
 
Lisede aynı okulda okumuşuz Arınç Bey ile öyle eksikmiş ki. Hiç hatırlamıyorum bile. Anımsamıyorum.
 
Türkiye’nin devlet sırlarını yayanlar, kozmik oda baskınını düzenleyen insanlar orta yerde dolanıyor.
 
Yurtsever Polis arkadaşlarımızın, hiç ilgileri olmadığı halde FETÖ üyesi diye polis içindeki FETÖ’cüler tarafından ihbar edildiklerini görüyoruz. Açığa alınıyorlar, görevden el çektiriliyorlar.
 
Kandırıldık demek insanları açlığa mahkûm etmeye gerekçe olamaz.

Etiketler:

Yazarın Diğer Yazıları