x
     
26.02.2016 08:37:58
Okunma: 3340
0 Yorum

Mehmet Erdül
YARGILANACAKSINIZ

 
Anayasa’nın 81’inci maddesinde  yer alan Milletvekili Yemin metninde: “....Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim” yazmaktadır.
 
Anayasa’ya bağlı kalacağına  namus ve şeref üzerine yemin edenlerin Anayasa’yı ortadan kaldırmaya kalkması ne anlama gelmektedir?
 
Bu yöndeki girişimler hemyemini inkardır, hem de  Türk Ceza Kanunu’nun 309’uncu maddesinde tanımı yapılan, “Anayasayı ihlal” suçu kapsamına girmektedir.
 
Bu amaçla komisyon kurulması ve bu komisyonlarda görev alınması da Anayasayı değiştirmeye “Teşebbüs” suçunu oluşturmaktadır.
 
Anayasa`nın 103. Maddesi :C. Bendi  Cumhurbaşkanı, görevine başlarken;
 
"Cumhurbaşkanı sıfatıyla,.... Anayasaya,hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarınave laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, ....namusum ve şerefim üzerine andiçerim." Diyerek,Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde aşağıdaki yemin etmiştir.
 
Cumhurbaşkanı da yeminine sadık kalmak zorundadır.
 
Yeni Anayasa yapma yetkisi parlementoya verilmemiştir. Anayasaya bağlı kalacağına yemin etmiş parlamentonun, Kurucu iradenin belirlediği ilkelerin dışına çıkmadan, Anayasa’da değişikliler yapma yetkisi vardır ancak Anayasa’yı yok saymak hakkı da , yetkisi de yoktur.
 
Anayasayı ihlal suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşabilmesi için; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın; 1, 2, 3, 6, 7, 8, 9 ve 14. maddeleri başta olmak üzere,öngördüğü düzeni ortadan kaldırma veya bu düzen yerine başka bir düzen getirme veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önleme kastı ile icra hareketlerine başlayıp teşebbüs edenler, bu suçun işlenmesi sırasında başka suçları işlemelerinden kaynaklanan ceza sorumlulukları saklı kalmak kaydı ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılacaklardır.
 
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 02.04.1996, 1996/9-59 E., 1996/70 K. Karara göre; "... Bir tehlike suçu niteliğinde olan Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs suçunda, suçun niteliğinin doğal sonucu olarak ancak amaçlanan sonucun gerçekleşebilme tehlikesini doğurabilecek eylemlerin teşebbüs olarak kabulü mümkündür.
 
Bu nedenle, eylemin amaçlanan neticeyi elde etmeye uygun ve elverişli olması, elverişli vasıtalarla zorlayıcı eylemlere girişilmesi gerekir. Belirli bir plan içerisinde uygulamaya konulan, sistemli ve örgütlü bir bağlantı içinde organik bütünlük arz eden eylemler, tehlike suçunun oluşması için yeterlidir.
 
Anayasal düzeni yıkıp yerine teokratik düzene dayalı bir devlet kurma amacıyla giriştikleri silahlı şiddet hareketleri, düzeni zorlayıcı ve çökertici girişimleriyle sarsıp yıkacakları, Anayasal düzenin yerine kendi istedikleri düzeni kurmayı sağlayıcı hareketlerdir.
 
Yasalarda,Anayasayı ihlal suçunun salt tehlike suçu olmadığına, elverişli vasıtalarla yapılan icra hareketleri sonucunda korunan hukuki yarara yönelik zararın aranması gerektiğine örtülü olarak değinilmiştir.
 
TCK m.309'un 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu'ndaki karşılığı olan 146. madde ile ilgili bir kararında Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bu suçtan doğan ceza sorumluluğunu genişletmek amacıyla;
 
"Suçun tamamlanmış hali düşünülemez. Suç tamamlanırsa, zaten suçlular başarılı olup amaçlarına ulaşacakları için, ortada bir suç ve suçu cezalandıracak makam olmayacaktır." gerekçesine yer vermiştir.
 
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 309. ve 311. maddelerine göre; cebir ve şiddet kullanmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ortadan kaldırmaya veya Meclisin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler, Anayasayı ihlal suçu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı suç işlemiş sayılacaklardır.
 
Parlamenter sistem, yürütme organının yasama organının denetiminde olduğu demokratik bir yönetim sistemidir.
 
Parlamenter sistemde devlet başkanı genellikle hükûmet başkanından başka bir kişidir.
 
Buna karşılık, başkanlık sisteminde devlet başkanı çoğunlukla hükûmet başkanıyla aynı kişidir ve yürütme organı meşruiyetini yasama organından almaz.
 
Parlamenter sistemle yönetilen bir ülke meşrutî monarşi ya da parlamenter cumhuriyet olabilir. Meşrutî monarşide yetkileri sembolik olan bir hükümdar (kral, imparator, padişah) bulunur,
 
Birleşik Krallık, İsveç, Japonya ve Birinci ve İkinci Meşrutiyet dönemlerinde Osmanlı İmparatorluğu bunun örnekleridir.
 
Parlamenter cumhuriyetlerde ise çoğunlukla seçimle işbaşına gelen, yetkileri yine çoğunlukla sembolik olan bir devlet başkanı (cumhurbaşkanı) bulunur, Almanya, İtalya, Hindistan ve Türkiye bunun örnekleridir.
 
Türk Ceza Kanunu’nun 309’uncu maddesinde, “Anayasayı ihlal” suçu tanımlanmaktadır.
 
309/1’e göre; “Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.”
 

Ben hatırlatayım. Gelin yol yakınken vazgeçin . 

Etiketler:

Yazarın Diğer Yazıları