Nivent Kurtuluş nivents@yahoo.com
Bu İşte Bir terslik Var (2)
Evet nerede kalmıştık?
Bir insan saatlerini, günlerini aylarını, yıllarını veriyorsa ve üstüne birde namusuna, dinine hakaret ediliyorsa, orada bir terslik vardır demiştim.
Birileri çıkıp, sizlerin adına savaş veriyorsa ve o şehrin belediye başkanları ve ilgili devlet kurumları size sahip çıkmıyorsa, bir sorun vardır!
Ticaretin olduğu gibi, özel yaşamın da bir bilançosu vardır değil mi?
Bir kişiyle hayatınızı birleştirdiğinizde, sizden ruhunuzu, zamanınızı çalıyorsa, sizi horluyorsa, yollarınızı ayırırsınız değil mi?
Yaşamın da, mücadelenin de bir bilançosu vardır, 4 yıl dernek 3 yılda ondan evvel 7 yıl mücadele ettik, yanımızda yüz binler mi oldu?
Ne kaybettik sorusuna gelince;
Dostlarımızı kaybettik, çünkü korktular bizlerle yan yana durmaya.
İnsanın en değerli şeyi zamanıdır, zamanımız çalındı, farkına bile varamadık.
Mahkemeler harç parası yatırmaktan, paramızı kaybettik,
Okunma oranımıza bakıyorum her geçen artıyor, Face paylaşımlarına bakıyorum iki ya da üç beğeni ya da paylaşım. Madem okuyorsunuz takip ediyorsunuz da neden katılım yapamıyorsunuz?
Korkuyor musunuz yoksa bizi beğendiğinizde, paylaştığınızda, belediyelerin kapılarının kapanmasından ya da iş bulamayacağınızdan mı korkuyorsunuz?
Yoksa bizler, vebalı mıyız!
Kimin için veriyoruz bu mücadeleyi, kendimiz için mi?
Dünyadaki toplumsal savaşları birileri başlatmıştır ama binlercesi, on binlercesi, milyonlarcası peşine takılıp mücadelesini omuz omuza vermiştir.
Bizler hayatımızı, her şeyimizi ortaya koyuyor her şeyden vazgeçip doğruluk adına daha temiz daha yaşanır bir şehir için çabalıyoruz.
Bugün içimizden biri mahkumiyet alsa, kim gelir ziyaretimize?
“Arı kovanına çomak soktular” hatta “hak ettiğini buldular” denilmeyecek mi?
Neden kendimizi ateşe atıyoruz?
Bir kişi demeç veriyor mu? “Bu dernek güzel işler yapıyor” diye!
Bu şehrin başkanı TV’lere çıkıyor “o dernek bana 500 kere takmış” diyorsa bizim yapacağımız ne kalıyor?
Ve o başkanı baş üstünde taşıyıp, bizleri yerenler adına biz daha ne yapabiliriz?
Sorsan herkes İzmir aşığı, o halde ne işin var İstanbul’da insan aşık olduğu yeri bırakır mı? Yazları Çeşme’ye tatile gelip “ay ben İzmir’e aşığım” demekle olmuyor!
Gelin Konak Meydanına bir pano asalım, İzmir adına, bugün ne yaptın diyelim. O pano, on yılda geçse dolmaz değil mi?
İzmir için bir şeyler yapılsaydı eğer, her yağmurda seller götürmezdi İzmir’imizi, sele kapılıp ölenler olmazdı değil mi?
Mustafa Kemal Bulvarında, bana göre o iğrenç sahil düzenlemesi yapılmazdı değil mi?
Pasaporttaki o canım dalga desenli kaldırımları bu halde mi olurdu?
Bunlar olurken biri çıkıp hoop kardeşim ne yapıyorsun diye sordu mu?
İzmir’deki gecekondulaşma, Eskişehir’de var mı?
Bakın Eskişehir’e Amsterdam gibi oldu!
Niye İzmir Amsterdam olamadı?
Yılardır Ege Palas Oteli “yıkılsın” diye rahmetlinin ensesinde boza pişirildi, hapse girdi.
Sonrasında, ne oldu derseniz, Kordon’da The Port Residence, Punto Residence yapıldı!
Dünyanın neresinde yapılabilirdi? Sorarım sizlere
Bunlar yapılırken İzmirliler neredeydi?
Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası itirazlarını yapıyorlar. İzmirliler arkalarında duruyor mu?
Aziz Nesin’in söylediği gibi, “Bir gün bu ülkenin başucuna bir not yanağına da bir öpücük kondurup gideceğim. çok tatlı uyuyordun uyandırmaya kıyamadım diyeceğim"
Ne kadar doluymuşum ben bile yazarken şaşırdım. Devam edeceğim.