x
     
15.08.2017 15:31:29
Okunma: 4915
0 Yorum

Nivent Kurtuluş nivents@yahoo.com
Sayın Cumhurbaşkanım kendi adıma çekincelerim var!

 
 “FETÖ ile mücadelede asıl isimlerin değil de sıradan insanların üzerine gidildiği yönünde şikayetlerin olduğunu" söylüyorsunuz.
 
Bu tespitiniz, çok doğru.
 
Geçtiğimiz yılın sonunda, televizyon kanallarından, tüm halka hitaben yaptığınız konuşmalarınızda ise;

“..,Terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum. Her kim bu örgütlerin elemanlarıyla ilgili bir şey görürse hemen güvenlik güçlerine bilgi vermelidir.” 

“İkincisi ise, o örgütten dostlarınız arkadaşlarınız olabilir. Bunları savcılarımıza ihbar etmeniz lazım. Onlar bu ülkeyi değil biz onları çökerteceğiz..”
 
Sizin bu içten çağrınız üzere, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurularımızı yaptık.
 
Görülen o ki, bu suç duyurularımız yanıtsız kaldı.
 
Size İzmir Adliyesinde yaşadığımız bir konuyu aktarmak istiyorum.
 
Terörle mücadele eden, Cumhuriyet’in Savcısı dikkat ederseniz Cumhuriyet Savcısı demiyorum, bu savcı asli görevini unutup, AK Partiye yakın olan bir şahsın şikayeti üzerine, bizleri dinlemeye alıyor;

“.., şüpheliye ait telefonun dinlenilmesine ve kayda alınmasına karar verilmiş ise de, soruşturma sonucunda Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına..,” karar çıkıyor.
 
Hiçbir kanıt olmamasına karşın, Cumhuriyet Savcısı ifadelerimizi alırken, “bunları mahkemede anlatırsınız” diye taraf olduğunu açıkça belirtiyor.
 
Bu da yetmezmiş gibi, ifadesi alınan arkadaşımızı ifadesi bittiğinde ise, avukatı ve katibi odadan çıkartıyor ve gönül ilişkisi hakkında “nasıl orda burada konuşursun, bu şerefsizliktir” diyor.
 
Arkadaşımız önce şaşırıyor ve sonra kendini toparlıyor ve “siz devletin savcısısınız, FETO operasyonlarıyla ilgileneceğinize, siz kalkmış özelinizi bana soruyorsunuz” diye cevap veriyor.
 
İşte Sayın Cumhurbaşkanım, siz bu mücadele için savaş verirken devletin savcısı kendi özeliyle makamında, ilgilenmekte.
 
Sonra demeyin, neden bu mücadele yavaş gidiyor diye.
 
Aslına bakarsanız, sizde bunun farkındasınız ki, açıklamalarınızda; “‘FETÖ ile mücadelede asıl isimlerin değil de sıradan insanların üzerine gidildiği yönünde şikayetler var, dikkate alın. FETÖ ile mücadele sonuna kadar devam edecek”
 
Söylemler, niyetler iyi olabilir. Lakin gerçek hayatta bunlar ne yazık ki, gerçekleşmiyor.

“Çok köklü bir değişime ihtiyacımız var” diyorsunuz.

“FETÖ başta olmak üzere terör ile iltisaklı olan kişileri partimizden uzak tutmalıyız.” Diyorsunuz.
 
O zaman bizde, size sorarız. 
 
İzmir ilinde, dağa taşa ismini yazdırmış. AK Partinin MKYK  üyesinin yeğeni olan bu kişiye ne demeli diye!
 
FETO kapsamında tutuklanmış Ahmet Küçükbay adlı şahısa,  “..,uyarı mesajı göndererek polis operasyonu yapılacağı bilgisini verdiği kaydedildi. İddianamede, "…,isimli şahıs, Ahmet Küçükbay isimli şahsı uyararak, kendisine polisin operasyon hazırladığı konusunda bilgilendirmesi yönünde mesajlar olduğu ifadesi yer aldı.”
 
İddianamede yer alan partiye yakın bu kişi, FETO işbirlikçisine polisten aldığı bilgiyi ulaştıracak ve hiçbir şey olmayacak.
 
Bunu ben ya da bir başka vatandaş yapsaydı hali nice olurdu.
 
Sayın Cumhurbaşkanım siz hala vatandaştan, FETO Kapsamında yardım bekliyor musunuz?
 
Emniyet teşkilatı yapacakları operasyon öncesi, imtiyaz sahibi kişilere bilgi mi vermekte, diye sorarım o zaman.
 
Emniyetteki gizli bilginin, bu şahısların eline nasıl ulaştığının bir açıklaması var mı?
 
İmtiyazlı bu şahıslar, il emniyet müdürüyle, il valisiyle istediği zaman görüşüyorsa, 
 
Devletin valisinin görevini üstlenerek “ohal kapsamında seni içeri tıktıracağım” diyorsa.
 
izmir Valisi bu söyleme kayıtsız kalıyorsa.
 
İmtiyaz sahibi kişilerin açılışlarında, davetlerinde, devletin üst düzey yöneticileri boy boy resim veriyorsa eğer, başka bir sonuç beklenilmesi mümkün değil.
 
AK Parti dini değerlere önem veren, bir parti olarak biliyorum.
 
Ancak bu konuda da, çekincelerim var.
 
AK Partinin MKYK  üyesinin yeğeni, Turizm Tesis Alanında REZİDANS yaptığını belgesiyle yazdığım için,  rahmetli anama, babama ağız dolusu küfürler etti. 
 
Yetmedi ALLAH’IMA sinkaflı küfürler etti.
 
Bu küfürlerin ses kaydını İzmir Valisi, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına ilettim, ne oldu biliyor musunuz?
 
KOCAMAN HİÇ!
 
Ben kendi adıma, sizin söylemlerinize inanmıyorum artık.
 
Savcılar, hakimler, emniyet görevlileri, bürokratlar bu kişilerin açılışlarında davetlerinde, boy göstermeye devam ettiği sürece, ben kendi adıma sizin söylemlerinize,  nasıl inanmamı beklersiniz?
 
Hani diyorsunuz ya %51 alma dönemi başladı diye, bu kişileri başımıza taç ettiğiniz sürece %51 biraz hayal düşüncesindeyim.
 
Sözlerimi bağlarken, siz  iktidara gelirken  “Ülkem için kefenimi giydim”  demiştiniz.
 

Bende, Cumhuriyet kadınıyım, her kim yanlış yaparsa, ülkem adına, geleceğimiz adına başıma ne gelecekse gelsin hazırım diyorum. 

Etiketler:

Yazarın Diğer Yazıları