Nivent Kurtuluş nivents@yahoo.com
TÜCCAR KOMUTAN MASALI (2)
Masalımıza devam ederken nerede kaldığımızı hatırlamak için, son dizelerimizi gözden geçirmekte yarar var.
Bir zaman sonra başkomutan ölmüş, komutanlar kendi aralarından birini rahmetli başkomutanın yerine geçirmek için toplanmışlar.
Her bir komutan kendini rahmetlinin yerine yakıştırmış.
Bir kişi hariç, o da tüccar komutanmış.
Zaten komutanlığı daha benimseyememiş, başkomutanlığı rüyasında görse inanmaz, üstünün açık kaldığına yorarmış.
Etrafında olan biteni sessiz sedasız izlemeye koyulmuş.
Diğer komutanlar şimdiden başkomutanlığın ince hesaplarını yaparmış.
Masalın devamı ise;
Her komutan ince hesabını yaparken, bizim sessiz yere bakan ama yürek yakmayan komutan etrafında olup bitenleri izlerken, kentin ileri gelenleri sık sık bir araya gelmeye başlamışlar.
Her komutanı masaya yatırmışlar, “şu olursa bizim işimizi yapmaz.
Bu olursa, söz dinlemez” derken akıllarına, Tüccar Komutan gelmiş.
İlk önce kendileri de “Olmaz, başkomutanlığı beceremez. Yaptığı elle tutular hiçbir iş yok” diye kendi aralarında tartışmışlar.
En sonunda, “Beceriksiz olması iyi. Biz söyleriz, o yapar.
Ya diğerleri bizim sözümüzü dinlemez, sonra işlerimiz bozulursa” diye tüccar komutanda karar kılmışlar.
Ve kararı uygulamak için harekete geçmişler.
Tuhaftır ki kimse karşı çıkmamış. Çünkü herkeste aynı düşünce hâsıl olmuş.
Beklenen olmuş, oylamada bizim Tüccar Komutan seçilmiş..
Kimse şaşkın değilmiş, beraber aldıkları kararı uygulamışlar.
Ama Tüccar Komutan çok şaşırmış bu işe. İçinden “Allah’ım sen nelere kadirsin. Rüyamda görsem inanamayacağım komutanlığı bana bahşettin. Yetmezmiş gibi şimdi de başkomutanlık verdin.” diye şaşkın şaşkın ortalıkta dolaşıyormuş.
Bu şaşkınlık birkaç ay sürmüş.
Önceleri diğer komutanların işlerini soru dahi sormaksızın hemen yapmaya başlamış.
Bölgenin ileri gelenlerinin işlerini derhal çözmüş.
Rahmetli eski başkomutandan kalan kadroya başta hiç dokunmamış.
Tüccar Komutanı seçenler, mutlu mesut günlerini geçirmeye başlamışlar.
Tüccar Komutan, komutanlık binasına girerken herkesin yerlere kadar eğilmeleri karşında adeta mahcup oluyormuş. Çünkü kendisi çok mütevazıymış ilk zamaanlar.
Sonrasında bizim Tüccar Komutan “Vay be, ben ne adammışım” diye ufaktan ufağa değişim göstermeye başlamış!!!
İlk önceleri bu durumu kimse fark edememiş.
Tüccar Komutan ne yapsa herkes karşısında yerlere kadar eğilmeye devam ettikçe, “galiba küçük dünyaları ben yarattım” zannetmeye başlamış!
Bir zamanlar herkesin karşısında eğilen Tüccar Komutanın, seçimi kazanmasından sonra, yürüyüşü değişmiş, desturu değişmiş, bakışları değişmiş. O mütevazı adam gitmiş, yerine adeta bir kurt adam gelmiş.
Sanki içine sığdıramadığı bir dev varmış edasıyla dolaşmaya başlamış.
İlk başlarda pek dokunmadığı kadroyu başlamış değiştirmeye.
Boşalan yerlere öncelikle okul arkadaşlarını almaya başlamış. Böylece onlar da akıllarına gelmeyecek mevkileri birer birer gelmeye başlamışlar.
Tüccar Komutan için iş bilmek ya da bilmemek önemli değilmiş. Çünkü içinden hep “Ben ki hiç bir şey bilmeden bu mevkilere geldiysem, herkes de bir yerlere gelebilir” der dururmuş.
Başkan olduktan sonra en büyük zorluğu ve rahatsızlığı, rahmetli eski başkomutanı unutturma konusunda yaşamış. Çünkü eski başkomutan açık sözlülüğüyle, duruşuyla, karizmasıyla halkın gönlünde taht kurmuş bir komutanmış. Rahmetli olduktan sonra da, kentin her yerinde, hatta komutanlığın her odasında posterleri asılıymış.
Bu durum Tüccar Komutanı deliye çeviriyormuş.
Rahmetlinin sağlığında devam eden işleri tamamlamak zorunda kalmak ziyadesi ile Tüccar Komutanı rahatsız ederken, Rahmetli ile geceleri rüyasında bile kavga eder hale gelmiş.
Rahmetliden kalan kadroyu kendisi için tehlike unsuru sayıyor, onları görmeye bile dayanamıyormuş.
Rahmetli komutanın zamanından kalan yöneticiler de farkındaymış bu durumun. Bu yüzden Tüccar Komutan ile bir araya geldiklerinde, rahmetliyi yerden yere vurup işlerini kaybetmemeye çalışıyorlarmış.
Bizim saf Tüccar Komutan inanırmış bu duruma.
Kendini dev aynasında gören Tüccar Komutan bundan sonra ne mi yapmış?
Gelecek yazımda devamı.