x
     

Ranta teslim olmamış bir denizlerimiz..,

25 Ağustos 2015 Salı , 15:22
Okunma: 3063
1 Yorum

Kalmıştı onuda yavaş yavaş teslim ediyoruz.

 

İzmir Valiliği Karaburun Cennet koya balık çiftliği için “ÇED gerekli değildir” kararı verdi.

İsmi gibi cennet koyumuz da ranta teslim oldu diyebilir miyiz?
 
Balık çiftlikleri hakkında dokuz korkunç gerçek adlı yazısıyla, Nil Kayarlar Sarrafoğlu konuya ilişkin önemli açıklamalarından satır başlarını sizler için derledik.
 
Çevreye verdiği ağır tahribat göz önüne alındığında balık çiftliklerinin kazanç değil zarar ettiği görülüyor
 
Sadece ekolojik olarak değil ekonomik olarak da sürdürülebilir olmayan balık çiftlikleri özellikle de sığ, kıyıya çok yakın, kapalı ve yarı kapalı koylarda yapılan yoğun üretimin olumsuz çevresel etkileri konusunda daha önce uyarılan İzmir ve Muğla çevresinde bulunan çiftliklerin kapatılmasının, bazılarının da taşınması gündeme geldiği halde günümüze kadar herhangi bir uygulama yapılmamış, tahribata göz yumulmuştur.
 
Çiftlik balıklarının bulundukları alana dışkılarını bırakmaları sonucu, deniz yatağında biriken bu yoğun kirlilik deniz hayatının yok olmasına sebep oluyor. Alg nüfusunun artışına da sebep olan dışkılar sudaki oksijen oranını düşürüyor ve su, yaşamı destekleyemez hale geliyor. Ülkemizde caretta caretta ve deniz kaplumbağalarının yaşam alanlarını sınırlaması ve üremelerini olumsuz etkilemesinden dolayı çevreciler kaygılarını sık sık ortaya koymaktadırlar.
 
Bu kadar parazit ve hastalık balık çiftliklerinde mevcutken ne yazık ki çözüm olarak suya antibiyotik ve benzeri kimyasallar karıştırılma durumunda kalınıyor. Bu tür toksinler yerel ekosistemlerde geri dönülemez hasara yol açıyor. Örneğin deniz bitine karşı kullanılan ilaç hedef alınmayan omurgalı deniz hayvanların ölümüne sebep olabiliyor, iki kilometre kadar yayılabiliyor ve suda saatlerce etkisini kaybetmeden kalabiliyor.
 
Çiftlik balıkları, yaşamlarını kendi dışkıları içinde sürdürüyorlar
 
Çiftlik balıkları ne yazık ki para çantanızdaki bozukluklar kadar sıkışık bir şekilde yaşarlar. Bir küvetin içinde 30’a yakın alabalığın yaşadığını düşünün. Bu kadar yoğun yaşamanın getirdiği hastalık ve parazitleri düşünün bir de. Elbette bu tip parazit ve hastalıklar deniz hayvanlarına da taşınmakta. Kanada’da geçen sene tüm pembe somon popülasyonun %80’inin ölüm sebebi balık çiftliklerindeki deniz bitleri idi. Ancak hasar bu kadarla kalmıyor; kartallar, ayılar, orkalar ve diğer yırtıcıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için somon yemeleri gerekiyor. İşte bu gibi yırtıcıların da yok olma sebepleri somon sayısındaki azalmadan dolayı oluyor.
 
Balık çiftlikleri toksin dolu, bu da ekosistemin zarar görmesine sebep oluyor.
 
Bu kadar olumsuzluğu nasıl göz ardı edebiliyorsunuz?
 


Kaynak:



  • Yorum yazmak için üye girişi yapınız. veya
  • Misafir - 25.08.2015 23:14:27

  • Cesamin ÖZKAN
  • Tabiki yoksullaştırılan, cahilleştirilen bu toplumda her alanda tam gaz soyguna talana yönelik işler çalışmalar yapılır doğa deniz gibi kavramlar hiç görülmez bile. Aptalca yaşamları uğruna insanca değerleri ayaklar altına alanlara toplumları yönetme şansı bu kişilere ve verilmemelidir.
  •