x
   

Siyasette yüzde 10 ihanet kotası!

CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal suskunluğunu bozdu ve bir gerçeği dile getirdi
18 Nisan 2013 Perşembe , 10:38
Okunma: 3007
0 Yorum

Sedat Çuhadar yazdı

 BD ve AB küresel güçlerin bölgemizde yürüttükleri Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağında iç siyasette engel olarak gördükleri CHP yeniden dizayn  edilmek ve dönüştürülmek istendi. Genel Başkan olan Sayın Deniz Baykal’a yapılan kaset komplosu ile istifası sağlandı.

 
Genel Başkan yapılan Kemal Kılıçdaroğlu, yeni CHP söylemi ve oluşturduğu YCHP ekibi ile yola çıktı. Partili partisiz herkesin çok büyük beklenti ve umut bağladığı Kemal Kılıçdaroğlu ve YCHP ekibi bu beklentileri, umutları boşa çıkardı.
Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşunu gerçekleştiren kadroların yetiştiği CHP ve ülkemizin durumu ortadadır.
 
Ülkemiz parçalanmaya çalışılmakta iken, Atatürk’ün kurucusu olduğu CHP, Atatürk ve Cumhuriyet ile hesaplaşma içinde olanlarca kuşatma altında. Geldiğimiz bu noktada kimse başını kuma gömme lüksüne sahip değil.
 
Bu kuşatılmışlığın sebebi ve sorumlusu buna alet olup, Atatürk ve Cumhuriyet ile hesaplaşma içinde bireyleri partide erk yapan ve hala koruyup kollayan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
 
Bu olay Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi tecrübesizliği, vizyon eksikliği, liderlik vasıflarının olmamasından kaynaklanan bir olay değildir.
 
Bu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurucusu olduğu SOROS destekli TESEV'in ülkemizde uygulamaya çalıştığı programların ideolojik olarak CHP’ye dayatılmasından başka bir şey değildir.
 
Son günlerde o meşhur ‘AKİL’ adam listesi incelenir ise kaç tane Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurucusu olduğu SOROS destekli TESEV üyesi (akıl hocası) olduğu görülecektir.
 
Kemal Kılıçdaroğlu beni neden bilgilendirmiyorlar diye üzülüp dertlenmesin. Dolaylı olarak zaten o açılım denen açmazın ve ‘AKİL’ adamların çok yakınında. 
 
Yazımın başlığı merak ettiğinizi biliyorum. Nerden çıktı bu söz diye düşünüyorsunuz muhakkak. Az sabır. 
 
Sözlük anlamına göre "ihanet"
 
- Hıyanet, hainlik; bağlı olduğu, savunduğu düşüncelerden görüşlerden vazgeçerek onlara ters düşme.
 
- Sevgide aldatma, sadakatsizlik; bir topluluğa, ülkesine kötülük etme.
 
- Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etme.
 
Sözcük anlamlarından yola çıkarsak "ihanet" eden kişiye de "hain" denir. Bu iki sözde çok ağırdır.
 
Sevgide aldatmanın ihanet’ in cezası çok olmayabilir belki. Ama ülkesine ihanetin cezası çok ağır bedeli ve vebali vardır.
 
Bu "ihanet" sözünü ben değil, Sayın Deniz Baykal’ın Hürriyet Gazetesinde Cansu Çamlıbel’e verdiği röportajda söylemiş;
 
 ‘‘Siyasette her zaman yüzde 10 ihanet kotası bulunur, şaşırmıyorum! Bunları ben doğal karşılıyorum. Hatta bir lafım vardır; yüzde 10 ihanet kotasını hep hesap edeceksiniz derim arkadaşlarıma. Beraber yola çıktığınız, görev verdiğiniz, önünü açtığınız insanlara yönelik olarak daima kafanızın arkasında belli bir ihanet kotası kavramı olacak. (Gülüyor.)
 
- Siz ona mı denk geldiniz?
 
"Hayır, ben gelmedim. Ben olaylara hep ihanet kotası kavramıyla baktığım için herkes doğasının gereğini yapıyor diye düşünürüm. Ne yapacaksın? Yoksa hayat taşınmaz olur. Hayal kırıklığı mı? Böyle bir duygusallığım yok. Aslında duygusal bir insanım ama bu alanda değil. Siyasette herkesin her şeyi yapabileceğini dikkate alacaksın. Yaptığı zaman da bunu iç dünyana yansıtmayacaksın."
 
Sayın Deniz Baykal, Türkiye’nin çok kritik bir dönemden geçtiğini bölünme tehlikesini görmüş ve müdahale etme gereği duymuştur.
 
Genel Başkanlığını yaptığı partisinin kötü yönetildiği ve ideolojisinden köklerinden koparılmaya çalışıldığını gördüğü için suskunluğunu bozmuştur.
 
Devlet adamı sorumluluğu ve ülkesinin bölünmez bütünlüğünü, partisinin geleceğini düşünen bir anlayışla siyaset yapan Deniz Baykal’ın bu açıklamalarını öncelikle okuyup, anlaması ve iyice kafasına sokması gereken kişi şu an Genel Başkan olmasından dolayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
 
Parti içinde Atatürk’e katliamcı diyen köylüsü kendisini Dersim milletvekili olarak tanıtan, PKK’lı teröristlere iyi, nazik çocuklar diye hitap eden Hüseyin Aygün’ü, koruyup kollayan parti içi disiplin mekanizmasını çalıştırmayan Kemal Kılıçdaroğlu’na  kayıtlı CHP üyesi ve tabandan bir vatandaş olarak soruyorum;
 
Vatanının bölünmez bütünlüğüne Mustafa Kemal Atatürk’ün belirlediği ideolojik çizgideki gerçek CHP’li Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ı hangi hak ve yetkiye dayanarak Disiplin Kuruluna sevk ediyorsunuz? Sizin Genel Başkan olarak bu çifte standartı nasıl uygularsınız?
 
Kendi elinizle ve davetinizle milletvekili yaptığınız kendisini Tuncelili olarak görmeyip Dersim milletvekiliyim diye ortalıkta dolaşan, “Atatürk Dersim’de katliam yapmıştır” havası yaratan açıklamaların sahibi, PKK’lı teröristlerin yumuşak ruhlu abisi olan Hüseyin Aygün’ü himayenize alıp koruyup kollayacaksınız, buna karşılık ulusalcı milletvekilini disipline yollayacaksınız. Bu çifte standardın hesabını çok ağır ödersiniz. Bunu yok parti içi demokrasi parti disiplini vs diye de kimseye yutturamazsınız. Parti tabanı sizin gerçek niyetinizi artık iyi biliyor.
 
Allah aşkına milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ne demiş; suçu neymiş? Dedikleri yalan mı?  Suçladığı kişi Haburdan gelen PKK’lı teröristlerin avukatı olan zat değimli. Amerikan yazışmalarında adı "TR 705 kodlu haber kaynağı" diye geçen kişi Sezgin Tanrıkulu değil mi?
Sayın Kılıçdaroğlu Ege’de biber’e, biber domatese domat, salatalığa da hıyar derler.  O nedenle Sayın Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz çok doğru demiş, az bile söylemiş.
 
Bu ülkeyi bölemeye çalışan hainler de, o hainlerini bertaraf edecek KAHRAMANLARI DA bitmez.


Kaynak: