x
     

Soruşturma İzni Verilmemesi kararına..,

15 Mart 2018 Perşembe , 21:41
Okunma: 4104
0 Yorum

yaptığımız itiraz!

T.C

İZMİR BÖLGE İDARE MAHKEMESİNE SUNULMAK ÜZERE

GÜZELBAHÇE KAYMAKAMLIĞI’NA

 

İzmir Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü tarafından verilen kararda,

Karar No; 45

Karar Tarihi; 27.02.2018

Hakkında Ön İnceleme Yapılanlar;

1-     Eski İl Müdür Yardımcısı ( olay tarihinde ) Mehmet Ali Arslan

2-     Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ÇED Şube Müdürü Işın Özdemir

3-     Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ÇED şubesinde görevli Biyolog Ayşe Özgür

4-     Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ÇED şubesinde görevli Peyzaj Mimarı Sevim Deniz Selimoğlu

Karar ile ilgili geçmiş işlemler ve itirazlarım;  

Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı İstinye Park AVM ve Otel projesi İnşaat faaliyetinin durdurulması yönünde 13.06.2017 tarihli idari yaptırım/tedbir kararını alıyor,

8 gün sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı idari yaptırım tutanağını 22.06.2017 tarihinde 9560 sayı ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne gönderiliyor.

İdari yaptırım/tedbir kararını tebliğ alan İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün, 2872 sayılı Çevre Kanununun 15. maddesindeki hüküm gereğince, mahallin en büyük mülki amiri olan Balçova Kaymakamlığına 04.07.2017 tarih ve E.25118 sayılı yazı ile “idari yaptırım uygulanması” konulu yazıyı 12 gün sonra Balçova Kaymakamlığına gönderiyor.

Oysa ki;

26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir.

 

Ne yazık ki bu kural uygulanmamıştır.

 

Kabahatler Kanununda ise;

“İdarî kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.”

 

Bu maddeden anlaşılacağı üzere karar mercii ve uygulama mercii Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüdür,

 

“Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir.”

 

644 SAYILI ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME'YE GÖRE ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NÜN GÖREVLERİ ŞUNLARDIR: 

MADDE 8 – Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

 

a) Çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü ile ilgili mevzuatı hazırlamak, standart geliştirmek, ölçüm, tespit ve kalite ölçütlerini belirlemek; alıcı ortam özelliklerine göre çevre kirliliği yönünden görüş vermek. 

 

Çevre Kanunun uygulamak Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yetki ve sorumluluğunda olup,  Balçova Kaymakamlığının yetki ve sorumluluğunda değildir.

 

İzmir Valiliği İl İdare Kurulu tarafından verilen soruşturma izni verilmemesi kararında yer alan gerekçelerin devamında ise;

 

"Şirketin avukatı tarafından Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne verilen 12.07.2017 tarih ve 34290 kayıt numaralı dilekçeyle; Bakanlık tarafından verilen idari yaptırım/tedbir kararının hatalı olduğu, karardan sonra Balçova Belediyesinden inşaat ruhsatı alındığı, alandaki tevhit için Bakanlıktan görüş alındığı ve herhangi bir olumsuzlukla karşılaşılmadığı, yine inşaata başlanırken 'ÇED Gerekli Değildir” kararı alınarak inşaata başlandığı dolayısıyla mevcut idari yaptırım/tedbir kararı için de Bakanlığa itirazda bulunulduğu beyan edilmiş ve Bakanlıktan cevap gelene kadar hatalı işlemin durdurulmasının talep edildiği bahse konu itiraz dilekçesinin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından aynı gün içinde 12.07.2017 tarih ve 26219 sayılı yazıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gönderildiği."

Şirketin avukatı tarafından verilen idari yaptırım tutanağına itirazın 12. 07. 2017 tarihinde yapıldığı yazılmakta,

Oysaki;

13.06.2017 tarihinde bakanlık kararı alıyor,

22.06.2017 tarihinde 9560 sayı ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yollanıyor.

Balçova Kaymakamlığına 04.07.2017 tarih ve E.25118 sayılı yazı ile “idari yaptırım uygulanması” konulu yazıyı gönderiyor,

12.07.2017 tarihinde itirazını Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne veriyor,

Kabahatler Kanunun 27. Maddesinde yer alan “..,en geç yedi gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir. (3) Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi, iki nüsha olarak verilir. (4) Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin bilgiler, bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca, başvurunun süresinde yapılmasını engelleyen mücbir sebep dayanaklarıyla gösterilir" hükmü yer almaktadır. "

 ,

Bu konuda aydınlatılmasını istediğimiz hususlar;


Şirket avukatı Sulh Ceza Mahkemesinde karara karşı bir dava açmış mıdır?

 

Açmış olsaydı kararı getirmesi gerekmez miydi?

 

Yine soruşturma izni verilmemesi kararının devamında dikkatimizi çeken hususlar;

 

“Mahallesinde yapımı devam ederken yüklenici itiraz dilekçesi İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından aynı gün içinde Balçova Kaymakamlığına  12.07.2017 tarih. 48657465-220.01 -E.26270 sayı ile gönderildiği,"

 

Yukarıda açıkladığım tarihlere bakıldığında günler hatta 1 haftayı aşkın sürede tebligatlar yapılırken bir gün içinde bakanlığa yazıların nasıl ulaştığı da bize göre son derece dikkat çekicidir..

 

Yine yazının devamında;

 

“İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından Balçova Kaymakamlığına bildirildiği fakat söz konusu faaliyetle ilgili olarak bu kez Bakanlıktan görüş talep edildiği ve dolayısıyla Bakanlık tarafından görüş bildirilene kadar faaliyeti durdurmaya ilişkin 04.07.2017 tarihli ve 25118 sayılı faaliyet durdurma yazısının işleme alınmaması gerektiğinin bildirildiği bahse konu yazının 13.07.2017 tarihinde Balçova Kaymakamlığına tebliğ edildiği.”

 

Ortada yürütmenin durdurulması için alınmış bir  mahkeme kararı mı var? Bakanlıktan görüş sorulması kararı durdurmaz.

 

Süre verilmesi ve faaliyetin durdurulması, bu Kanunda öngörülen cezaların uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

Soruşturma izni verilmemesi kararının devamında;

“Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 12.07.2017 tarih ve 26219 sayılı yazıyla sorulan ve yaptırım kararının uygulanmasına yönelik süreç için beklenen Bakanlık görüşünün 25.08.2017 tarih ve 11246 sayılı yazı ile gönderildiği. Bakanlık görüşünde “...inşaat çalışmalarının "ÇED Olumlu Kararı Belgesi” verilinceye kadar durdurulmasının idari tedbir olarak uygulandığının bildirildiği, söz konusu görüşün. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü kayıtlarına 10.09.2017 tarihinde girdiği, İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından Balçova Kaymakamlığına gönderilen 15.09.2017 tarih ve 32952 sayılı yazı ile bu kez de faaliyet durdurma işleminin yapılması yani bekletilen 04.07.2017 tarih ve 25118 sayılı yazının işleme alınması gerektiğinin bildirildiği, “

 

 

04.07.2017 tarihinde İDARİ YAPTIRIM yani inşaatı durdurma yazısı 15.09.2017 tarihinde faaliyet durdurma yazısının işleme alınması gerektiği kararı çıkacak,

 

 

Aradan 73 gün sonra bu karar çıkacak!   

 

Soruşturma izni verilmemesi kararının devamında;

 

“İzmir İli, Balçova İlçesi Bahçelerarası Mahallesinde yapımı devam eden İstinye Park AVM ve Otel projesinin, esasen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen bir proje olduğu.”

 

İstinye Park Projesi kamunun malı mı? Anlayamadık!

 

Yazının devamında;

 

“Alandaki tevhit için Bakanlıktan görüş istenmesine rağmen herhangi bir olumsuzlukla karşılaşamadığı,

Kurumlar arası eş güdüm ve koordinasyonun tam ve etkin olmadığı böyle bir tabloda, inşaat sahibi firmaların kamuya karşı tazminat davası açmasının muhtemel hale geldiği ve bu ihtimalin vekil aracılığıyla İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne bildirildiği.

İdari yaptırım/tedbir kararı veren aynı Bakanlığın, bir süre sonra bu kez de “ÇED Olumlu Kararı” verdiği.

Bakanlığın bir yandan idari yaptırım/tedbir karan verirken, diğer yandan tevhit işlemine olumlu yaklaştığını, dahası aynı proje için devletin başka bir kurumunun (Balçova Belediyesi) inşaat ruhsatı vererek inşaat faaliyetine cevaz verdiği,”

 

“Kamuya karşı tazminat davası açmasının muhtemel hale geldiği” şeklindeki ifadeden ise neye dayalı olarak ne kastedildiği  anlaşılamamıştır.

 

Alınan kararlar kamuya açılacak Tazminat açma korkusu mudur? Bu konunun da ayrıca mahkemeniz tarafından incelenmesini talep etmekteyim.

 

Yine yazının devamında;

 

"İnşaat faaliyeti için beton santrali kurulması ile ilgili bir açıklamanın ÇED raporu içinde yer alıp almamasının ya da beton santralinin kapasitesinin itham olunanlar açısından herhangi bir sorumluluk doğurup doğurmadığı hususunda ise, ÇED Yönetmeliği EK-2 listesi 18. sırasında: "Hazır beton tesisleri, çimento veya diğer bağlayıcı maddeler kullanılarak şekillendirilmiş malzeme üreten tesisler, ön gerilimli beton elemanı, gaz beton, betopan ve benzeri üretim yapan tesisler, (Üretim kapasitesi 100 m3/saat ve üzeri)" denildiği, üretim kapasitesi 100 m3/saat ve üzeri olan beton santrallerinin ÇED raporları içinde yer alması gerektiği, şikayete konu beton santralinin kapasitesini ortaya koyan belgelerin inşaat firmalarının vekili tarafından sunulan ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü kayıtlarına 01.08.2017 tarih ve 37647 kayıt no ile giren dilekçenin ekinde: bahse konu beton santralinin "90 m3/saat kapasiteyle ÇED Yönetmeliği kapsamı dışında kaldığının belirtildiği, daha önce farklı bir proje için Manisa ili Şehzadeler İlçesinde kullanıldığı anlaşılan. Beton santrali hakkında Manisa Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 13.01.2016 tarih ve 525 sayılı yazısında da 90 m3 kapasite bilgisini teyit ettiği. Ayrıca dilekçe ekindeki sevk faturası ve sabit kıymet listesinde de kapasitenin 90 m3 olduğu, bu hususta İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Müdür Yardımcısı Mehmet Ali ARSLAN, ÇED Şube Müdürü Işın ÖZDEMİR. ÇED Şube Müdürlüğünde görevli Biyolog Ayşe Özgür SADIK ve ÇED Şube Müdürlüğünde görevli Peyzaj Mimarı Sevgim Deniz SELİMOĞLU’nun yapmış oldukları iş ve işlemlerin de mevzuata uygun olduğu alınan ifadeler ile dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır."

 

Sayın ön incelemeyi yapan kişi beyanları esas aldığı ortadadır. Oysaki bu büyüklükteki bir inşaatın neredeyse Non stop çalıştığı göz önüne alındığında 90 m3 beton santrali yeterli gelmeyeceği inancındayım. Kullanılan betonun metre3 ancak günlük dökülen beton miktarına bakılarak ölçülmesi gerekmektedir. Bu veriler yapı denetim firmasından elde edilecek verilerdir.

 

Ayrıca bu alan SANAYİ ALANI Değildir.

 

Beton Santrali Kurmak 90 m3 saat kapasitenin ÇED Yönetmeliği dışında kaldığını kabul edelim. Peki, Çevresel şartlara uygun mu? Deşarj, toz emisyon ölçümleri standartlarına uygun mu? Bu ölçümlerin verileri elde mevcut mu?

 

ÇED Yönetmeliği dışında peki, Çevre Kanunun gerektirdiği izin ve gereklerinden muaf değil.

 

Bahse konu Beton Santralinin GSM si de yok!

 

Balçova Belediyesinden gelen cevap: BALÇOVA BELEDİYE BAŞKANLIĞI > RUHSAT VE DENETİM MÜDÜRLÜĞÜ (28.11.2017 17:01)

 

“BAHSE KONU YERE İLİŞKİN 9207/2005 SAYILI İŞYERİ AÇMA VE ÇALIŞMA RUHSAT YÖNETMELİĞİ GEREĞİNCE MÜDÜRLÜĞÜMÜZE HERHANGİ BİR MÜRACAAT YAPILMAMIŞ OLUP BAŞVURU YAPILDIĞI TAKDİRDE İLGİLİ MEVZUAT GEREĞİNCE YASAL İŞLEMLER YAPILABİLECEKTİR” 

 

Saatte 100 metreküp beton santrali günde 10 saat çalışırsa, 1000 metreküp beton yapar.

 

İstinye Park İnşaatının betonarme projesi tetkik edildi mi? 

 

Günlük beton ihtiyacı kaç metreküp?

 

Böylesi bir inşaatın beton ihtiyacını karşılamak için günde en az 14 ya da 15 saat çalışıldığı düşünüldüğünde,  etrafa yaydığı  TOZ ve GÜRÜLTÜ ne olacak bu alan Sanayi Alanı değil.

  

Etrafında binlerce konut var, her gün 100 Binlerce kişi geçmekte iken, bir AVM yapılacak diye halk tozu ve gürültüyü çekmek zorunda nasıl bırakılır?

 

 

Mahkeme Karalarına bakıldığında;

 

“İmar planında sanayi alanına ayrılmamış bulunan taşınmaz üzerinde beton santrali yapılmasına imar mevzuatı uyarınca olanak bulunmadığından, İdare Mahkemesince, niteliği belirsiz bir kullanım kararına dayanılarak çevre taşınmazlarda bulunan yapılaşmaların emsal alınması suretiyle verilen kararda yasal isabet görülmediği hakkında.

 

Bu itibarla, imar planında sanayi alanına ayrılmamış bulunan taşınmaz üzerinde beton santrali yapılmasına imar mevzuatı uyarınca olanak bulunmadığından, İdare Mahkemesince, niteliği belirsiz bir kullanım kararına dayanılarak çevre taşınmazlarda bulunan yapılaşmaların emsal alınması suretiyle verilen kararda yasal isabet görülmemiştir.”

 

 

Oysa Beton Santralinin

 

1-Kurulduğu yerin imar planında sanayi alanı olması gerekir

 

2-Yaratacağı cevre kirliliğinden dolayı Çevre Kanununa tabidir.

 

Süresinin az olması veya  dışarıya beton satmaması cevre kirliliğini azaltan veya ortada kaldıran bir gerekçe değildir..

 

Hele hele, şirket tarafından beyan edilen “90m3/saat kapasiteli beton santralinin, faaliyet ile ilgili ÇED Yönetmeliğinde, 100 m3/saat eşik değer bulunması ve faaliyetin üretim kapasitesinin  de  bu eşik değer altında kalması nedeniyle ÇED Yönetmeliği kapsamı dışında değerlendirildiği üretim kapasitesi bir kandırmaca dan ibarettir.

 

Gece gündüz demeden devam eden bir inşaatın beton üretim kapasitesini kim, nasıl ve ne şekilde kontrol edecektir?

 

CED istenmesi gereken üretim kapasitesinin 100m3/saat olduğu bilindiğine göre, şirket tarafından beyan edilen 90m3/saat olan üretim kapasitesi (10m3 alt değeri) tesadüf değildir

 

Halbuki bu kadar inandırıcı olmayan sebeplere sığınmaktansa, şehrin ortasında, imar planına aykırı ve CED’İ dahi olmayan bir beton santralinin faaliyetine son verilmesi gerekmez mi?

 

Varsayalım, 100 metre küpün altında, 100 metreküp çevreye zarar veriyorsa 80 metreküpte çevreye zarar verir. Bahse konu yer Şehrin tam merkezidir.

 

Saatte 100 metreküp beton santrali günde 10 saat çalışırsa, 1000 metreküp beton yapar.

 

İstinye Park İnşaatının betonarme projesi tetkik edildi mi? 

 

Günlük beton ihtiyacı kaç metreküp?

 

Böylesi bir inşaatın beton ihtiyacını karşılamak için günde en az 14 ya da 15 saat çalışıldığı düşünüldüğünde,  etrafa yaydığı  TOZ ve GÜRÜLTÜ ne olacak bu alan Sanayi Alanı değil.

 

 

Etrafında binlerce konut var, her gün 100 Binlerce kişi geçmekte iken, bir AVM yapılacak diye halk tozu ve gürültüyü çekmek zorunda nasıl bırakılır?

 

100 metreküp ÇED kapsamı dışında, peki Çevre Mevzuatından muaf mı?

 

Hani bunun deşarj izni?

 

Etrafa verdiği toz ölçümleri ne olacak?

 

Çöktürme havuzlar (betonsuyu havuzları)

 

Kimyasal arıtma yapıyor mu?

 

Bunların tüm raporları verildi mi?

 

Deşarj nereye yapıldı, kanalizasyona mı yoksa..,

 

Yaptığım araştırmalarda, Türkiye sınırlarında, AVM, Otel ve konut inşaatlarında, Beton Santrali kurmayla ilgili tek bir haber bulamadığımdan Kıbrıs’ta yayınlanan bir haberden alıntılarda ise;



“Alsancak’ta Mare Monte yolu üzerine MOBİL BETON SANTRALİ kurulması için düğmeye basıldı.


Çevre Koruma Dairesi tarafından ONAY VERİLMEMESİ rağmen Tüfekçi Ltd, yeni başlayacak bir otel inşaatında kullanmak üzere mobil beton santrali kurmak için çalışmalara başladı. Ön ÇED’ kapsamında olan ve ilgili yasaya göre de sanayi bölgelerine kurulması zorunluluğu bulunan santral, yerleşim yerine yakın, denize sıfır denilebilecek bir noktaya inşaat ediliyor. Onay vermemesine rağmen çalışmaların başlanması Çevre Koruma Dairesi’ni harekete geçirdi. Daire, Girne Kaymakamlığı’nı bölgedeki İZİNSİZ çalışmaları durdurması için bilgilendirdi.”


Haberin devamında ise;


"ÇEVRE KORUMA DAİRESİ NE YAPACAK?


Çevre Koruma Dairesi Müdürü Abdullah Aktolgalı: “Görevde olduğum sürece burada böyle bir yapı olamaz, izin vermem” Çevre Koruma Dairesi Müdürü Abdullah Aktolgalı, ilgili şirketin daireye müracaata bulunduğunu, projenin ‘ön ÇED’ kapsamında olduğunu aktararak, böyle bir yatırımın sanayi bölgelerinde yapılabileceğine vurgu yaptı.


Onay vermemesine rağmen çalışmaların başlanması Çevre Koruma Dairesi’ni harekete geçirdi. Daire, Girne Kaymakamlığı’nı bölgedeki İZİNSİZ çalışmaları durdurması için bilgilendirdi.

 

KAYMAKAMLIK ONAY VERDİ Mİ?


Girne Kaymakamı Mustafa Erişmen: “Yasaya göre bu tür yerler Sanayi bölgelerine kurulmalı”


Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde izin verilmeyen Beton Santraline, İzmir ilinde verilebilir mi?

 

Bir başka anlatımda ise, Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti’nde İngiltere ya da başka bir ülkenin kanunları mı geçerli?


Ön incelemeyi yapan muhakkik anlayamadığımız bir söylemde bulunmuştur.

 

“İzmir İli, Balçova İlçesi Bahçelerarası Mahallesinde yapımı devam eden İstinye Park AVM ve Otel projesinin, esasen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen bir proje olduğu.”

 

İstinye Park bakanlık tarafından yapılan bir proje midir?

 

İş sahibi, işvereni Çevre ve Şehircilik Bakanlığı mıdır?

 

Yap İşlet Devret Modelimidir?

 

Soruşturma izni verilmemesi kararırını sonda yer alan;

“İzmir Çevre Şehircilik Müdürlüğünce gönderilen bütün talimatların bir gün içerisinde yerine getirildiği bildirilmiştir. Balçova Kaymakamlığı görevlilerinin iddia konusu olayda ihmal ve kusurlarının bulunmadığı anlaşıldığından, ön inceleme kapsamına dahil edilmemiştir.”

Balçova Kaymakamlığı’na Ekte sunduğum 17 Ağustos 2017 tarih 41200 sayılı Bakanlıktan gelen “idari yaptırım tutanağını, ellerimle teslim ettim.

İtirazımın başında yazdığım tarihlerdeki gecikmelerin neden olduğu konusunda tek bir cevap mevcuttur, oda şirket avukatının itirazıdır. Yukarıda anlattığım maddelerden de anlaşılacağı üzere idari yaptırım tutanağını durdurmayacağı açıktır.

Sonuç Olarak;

1-     Aynı yer ve aynı amaç için 2 tane ÇED Raporu hazırlanamaz!

 

ÇED Gerekli Değildir ya da Çevresel Etkisi Değerlendirmesi kararı alınamaz. Daha önce ÇED Gerekli Değildir kararı alınan bir yerde 24 B Maddesi gereğince ÇED Raporu hazırlanması kararı verilmişse ve İstinye Park 24 B Maddesi gereği Çevresel Etki Değerlendirme müracaatı yaptığı an 1. ÇED Kararı hükümsüz kalır.

 

Ama ne yazık ki, 2. ÇED süreci başladığı günden bu güne İstinye Park İnşaatı hiç durmadı.

 

2-     ÇED Süreci 5 Nisan 2017 askıya çıktı. 

 

5 Nisan gününden sonra inşaat devam ettiğine göre, Çevresel Faktörleri kim denetledi?

 

3-     25.09.2019 tarihinde İstinye Park için ÇED Olumlu kararı verildi. 5 Nisan 2017 tarihinden 25 Ağustos 2017 tarihi arasında tam 173 gün var ve bu süreçte İstinye Park Çevresel Etki değerlerine bakılmaksızın inşaatın devamına göz yumuldu. Böylesi bir durum hangi ülkede vardır. Yada başka bir ifadeyle ÇED Süreci madem önemsiz neden ÇED Görüşü alınması zorunlu olmakta. Yoksa büyük firmalara ayrı bir muafiyet söz konusu mudur?

 

4-     Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü İdari yaptırım tutanağını derhal yerine getirmek yerine Balçova Kaymakamlığına yolluyor, Oysaki atıfta bulunduğu Çevre Kanununun ilk maddesinde yer alan;

Bu Kanunun amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır. 

O halde 2. CED Süreci başladığında izlenmeyen bir proje var ve bu projenin çevreye verdiği zararlar neden göz önüne alınmamıştır,

Örneğin, inşaat alanından çıkan molozlar usulüne uygun sevkiyatı yapılmış mıdır?

Atıfta bulunan Çevre Kanunun 2. Maddesinde yer alan;

“Çevresel Etki Değerlendirmesi: Gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz  yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları..,”

ÇEVREYE VERİLEN ZARAR EN BÜYÜK KAMU ZARARIDIR diyerek, Konunun hassasiyetle incelenip SORUŞTURMA İZNİ VERİLMEMESİNE KARARININ kaldırılmasını Yüce Mahkemenizden talep ederken, YASALARIN HERKESE EŞİT olması gerektiğine inancımı da sürdürüyorum.

Temiz İzmir Derneği adına

Başkan Nivent Kurtuluş. 


Kaynak: