x
     
10.07.2013 13:09:55
Okunma: 8671
0 Yorum

Süleyman Gençel
Eşrefpaşa’da bir akşam vakti

 

Günün birinde İzmirli bir gazeteci belediyenin ünlü hastanesi Eşrefpaşa’ya Acil Servis’e gider. Tansiyonu 20’ye fırlamış, ne yapacağını bilmez haldedir.

Hastanede uzman doktor yoktur ve kimse kendisini tanımamaktadır. Alalede biri olarak pratisyen bir hekim tarafından muayene edilir ve eve postalanır.
 
Köpürüyordur gazeteci belediye hastanesinde karşılaştığı tablodan. 
 
Başından geçenleri kaleme alır ve bir gün sonra gazetesinde yayınlar. 
 
Yazıyı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı okur. Bu kez onun tansiyonu 20’yi bulur.
 
Sarılır telefona, “Tez bulun bana başhekimi” der… 
 
Eşrefpaşa Hastanesi Başhekimi telefonda Aziz Kocaoğlu’nun güzel sözlerinden bir bukle işittikten sonra, iki pratisyen doktoru çağırır.
 
Memur oldukları için işten atamaz ancak 3 aylığına sürgüne gönderir.
 
Bu arada gazeteci boş durmaz ve İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’nü arayarak konu hakkında daha fazla bilgiye ulaşmaya çalışır.
 
Duyduklarına inanamaz. Telefondaki yetkili şunları söyler gazeteciye:
 
“Acil servislerde uzman hekim bulundurmak zorunludur. Bunun için tüm hastanelere rutin kontrollerimizi yapmaktayız. Ancak Eşrefpaşa Hastanesi’ne gittiğimizde (iktidar bizi denetliyor, açığımızı kolluyor) tespitlerine maruz kalıyoruz. Defalarca ikaz etmemize karşılık acil servislerinde uzman hekim bulundurmuyorlar. Biz de kendi hallerine bıraktık, uğramıyoruz bile…”
 
Gazeteci ne söyleyeceğini bilemez. Üstelik yazdığı yazı nedeniyle kabak iki masum pratisyen doktorun başına patlamıştır… Olayı düzeltmek en azından bir yazı daha yazar ama nafile…
 
***
 
Ramazan nedeniyle Gezi grubu farklı taktikler geliştirmeye, hükümeti sarsmaya devam ediyor. İlk iftarı İstiklal Caddesi’nde yeryüzü sofrası olarak verdiler. 4.5 kilometre uzunluğundaki sofraya rağbet çok fazlaydı. AKP ise Beyoğlu Belediyesi üzerinden Taksim’de iftar yemeği verdi.
 
Masalarda bir tek kuş sütü eksikti. Bol ayran vardı. 
 
Başbakan işi ne kadar terörize etmek istese de olay motorize olarak kendisine dönüyor. Sokakta yürüyenler, cami önünden geçerken sessiz kalıyor, ezan başlayınca eylemi durduruyor. 
 
Farklılıklara duyulan saygı ve hoşgörü gelişiyor.
 
Sadece iktidar bu hoşgörüden nasibini alamadı. Bir de pudracı İstanbul Valisi…
 
***
 
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı Sürücü Eğitim Kursu ile İleri Sürüş Teknikleri Merkezi’ni gözden ırak olan Olimpiyat Köyü’nün girişine taşımış. Eskiden Gaziemir’de herkesin gözü önünde yapılan sınavlar artık burada kimse görmeden yapılıyor. Diyebilirsiniz ki, “Ama kamera var. Her şey kontrol altında.”
 
Ben de diyorum ki “Kamera görüntülerini denetleyen de büyükşehir. Siz bakmak isteseniz size verirler mi?”
 
 

Etiketler:

Yazarın Diğer Yazıları