x
     
16.05.2013 12:51:23
Okunma: 4072
0 Yorum

Süleyman Gençel
Mezara girdik

 

 
Bu saatte “Böyle bir konu nereden çıktı?”, “Bu konu üzerine en son yazacak adam sensin” diyebilirsiniz.
 
Ancak devamını okuyunca daha net anlayacaksınız.
 
Konu İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı mezarlıklar.
 
Yüzlerce şikayet geliyor mezarlıklar için.
 
Öncelikle güvenlik üzerine… İzmirliler, Ankara ve İstanbul’daki mezarlıkları ziyaret ettikten sonra aynı soruyu soruyorlar:
 
“Neden İzmir’deki mezarlıklarda diğerlerinde olduğu gibi güvenlik birimi yok. Akşamüstü saat 17.00’den sonra bayanların tek başlarına dolaşamayacakları yerler haline geldi mezarlıklar. Hırsızlar kol geziyor. Özellikle büyük mezarlıklarda…”
 
İşin ilginç noktası, daha “dindar” olarak nitelendirilen Ankara ve İstanbul belediyelerinin tasarrufa yönelik uygulamaları…
 
Öncelikle bir gelenek olan naşın üzerine tahta örtülmesi işleminden vazgeçilerek beton kalıp konulması…
 
Beton kalıp hem maliyeti düşürüyor hem de daha çevreci. Boşu boşuna ağaç kesimi engelleniyor.
 
Çünkü bir mezara 2 metre boyunda 90 santim eninde 3 santim yüksekliğinde tahta gerekiyor. Metreküp olarak hesabını siz yapın…
 
Diğer tasarruf kalemi mermer mezar… Ankara ve İstanbul’da mermerit kullanılmaya başlandı. Geçmeli olarak hazırlanan bu mezarlar ölünün üzerine bir başka ölü gömülecek ise menteşelerinden açılıyor. Gömü işlemi bittikten sonra yeniden yerleştiriliyor.
 
İzmir’de ise klasik mermer mezar yapılıyor. Bir mezar için harcanan mermer 6 metreküp. İkinci biri üzerine gömüldüğü taktirde mermer kırılıyor, üzerine yenisi yapılıyor. Adam yaşarken evinde mermer yok, öldüğünde mermerlerin arasına gömülüyor.
 
Mermer Türkiye ekonomisi için önemli ve katma değeri hayli yüksek...
 
Diğer önemli konu mezarın içinin örülmesi…
 
İzmir Büyükşehir Belediyesi 90 lira ödediğiniz taktirde tüm hizmetleri yerine getiriyor. Ancak mezarın örülmesi talep ediliyor ise oradaki ustalara başvuruluyor ve maliyet 440 liraya çıkıyor.
 
Büyükşehir bundan 6 yıl öncesine kadar bu işi ihale yolu ile bir firmaya verip vatandaşın soyulmasını engelliyordu. Neden bu uygulamadan vazgeçildiği ise ayrı bir muamma…
 
Mezarlıklar ile ilgili sorunlar bitmiyor. Özellikle de vatandaşlar diğer kentlerin mezarlıklarını gördükten sonra.
 
Mezarlıklara dikilen ağaçlar bile ayrı soru işareti. 
 
Okaliptus eken bile var. O ağacın ne kadar hızla büyüyüp mezara zarar verdiğini cümle alem biliyor da mezarlıklar müdürlüğü neden bu konuda bir adım atmıyor.
 
Ve en önemli konu… Bu müdürlük aslında bir sürgün yeri…
 
Ne kadar sorunlu, “işe yaramaz” adam varsa bu müdürlüğe sürülüyor. Dolayısı ile hizmet kalitesi düşüyor, toplum da bundan olumsuz etkileniyor.
 
Aslında bazı çalışanlar yeni projeler bile üretiyorlar.
 
Bunlardan biri başka illerde uygulanan sulama projesi. 
 
Aslında mezarlıkların müdürlük tarafından otomatik sulanmasının çok büyük bir rantın önüne geçeceğini de görmesi gerekiyor büyükşehir yönetiminin…
 
Günün önemine uygun bir yazı oldu ama. Hem de benim gibi birinden.
 
NOT: Yukarıdaki başlığı gören birileri "nihayet kurtulduk" diye düşünmüş olabilirler. Ama yok öyle erken gitmek niyetinde değilim.
 

Etiketler:

Yazarın Diğer Yazıları