Süleyman Gençel
Üçüncü alternatif
CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Aziz Kocaoğlu…
Herkes biraz şaşkın… Özellikle de Kılıçdaroğlu’na tepki var.
Madem 9 yıllık belediye başkanı ile devam edecektin, neden bunu daha önce açıklamadın, diğer aday adaylarını bu konuda uyarmadın diye. Madem adayı kafasında netti. Neden örgütü bu kadar çarpışmanın içine soktu… Bu soruların yanıtları vardır mutlaka.
Aslında bu soruyu bizzat başvuru dosyalarını CHP liderine teslim eden aday adayları sormalı…
Tartışma bitti şimdi gözler ilçelerde…
İzlediğim kadarıyla ilçeler de Kocaoğlu’na verilmiş durumda.
İki ilçe hafta sonu kesinleşti.
Tire’de DP’den gelerek CHP’ye geçen şimdiki başkan Tayfur Çiçek CHP’nin adayı oldu. Çiçek’in gelişinde Kocaoğlu’nun aktif rol aldığı biliniyor.
Diğer ilçe ise Bayındır. Bu ilçeye de Ardahan Totuk aday gösterildi. Mahalli İdareler’den sorumlu vali yardımcılığı döneminde Aziz Kocaoğlu hakkındaki şikayetleri İBB Başkanı’nın isteğine göre yorumlayan birinin partinin desteklediği diğer iki aday adayını geçerek aday gösterilmesi çok manidar geldi bana…
Konak’ta Sema Pekdaş’ın adaylık başvurusunu bile bizzat Kocaoğlu’nun takip ettiği düşünüldüğünde, Aziz Kocaoğlu’nun diğer ilçelerde adaylarını yerleştirmek gibi bir tavır takınacağı açık.
Zaten bunun işaretlerini vermeye başladı.
Kocaoğlu’nun hedefindeki ilçeler belli. Bornova, Karşıyaka, Çiğli, Buca, Karabağlar ve Çeşme…
Bu ilçeler ile özellikle uğraşacağı mesajını veren Kocaoğlu’nun genel merkezdeki bazı isimlerle diğer ilçeleri de dizayn etmek isteyeceği açık…
Sonuçta CHP Kocaoğlu ve ekibinin organizasyonu ile seçimlere girecek.
Bugün bile bir başka mesaj verdi Aziz Kocaoğlu. İl ve ilçe başkanlarını büyükşehir meclis salonunda toplayarak “güç bende” dedi. Diğer bir ifade ile ayağına çağırdı örgütü…
Daha 1 ay önce genel merkeze “Aziz Bey’e muhtaç değilsiniz” diyen ilçe başkanları da sıraya girdi büyükşehir adayının arkasında.
Ama sorulması gereken soru şu…
CHP Kocaoğlu’nu seçtirmek için seçmen de mi ithal edecek.
Gezi olaylarında başbakanın olumsuz tavrı olmasa, AKP’nin yolsuzluk dosyaları ortaya çıkmasa İzmir kesin kayıptı.
Ancak seçmen sıtma mı veba mı ikilemi dışında yeni bir arayışa girebilir…
Bu bağımsız bir aday da olabilir.
Geçtiğimiz yıllarda bağımsız adayların büyük kentlerde örgütlenmeleri ve kitlelere ulaşmaları zordu.
Ancak günümüzdeki iletişim araçları bu zorluğu kısmen de olsa ortadan kaldırdı.
Gezi olayları sırasında toplum, sosyal paylaşım sitelerinin ne kadar aktif ve etkili kullanılabileceğini gördü.
Küçük bir dokunuşla toplumun isteklerine yanıt verebilecek bir adayın, iki lideri dudakları arasından çıkmış atama adaylara karşı bir başkaldırısı olabilir.
İzmir üçüncü alternatifleri hep sevmiştir. Genç Parti’nin yüzde 17’lik başarısı dikkate değerdir.
Belki böyle bir hareket doğrudan demokrasinin temellerinin atılması, bundan sonraki cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler için de umutlanmamızı sağlayabilir.
Bağımsız adayların oy böleceği endişesi yaşayanlara da şu yanıtı vermek gerekiyor.
Partiler toplumun istemediği adayları karşımıza getirip dayatırlarsa, başlarına geleceklerden de onlar sorumludur.
Bu konuyu enine boyuna tartışmamız gerekiyor. 8 Şubat’a kadar zamanımız var…