x
   
30.01.2015 22:09:15
Okunma: 3983
0 Yorum

Tahsin Güzel
Gizemli Mektup 1

 

Moda haline getirilmiş “mektuplarımız”vardır biliyorsunuz! İstihbarat birimlerine, savcılarımıza, siyasi liderlere ve İmralı’dan devletimize gelen mektuplar!  Bu mektuplardan söz etmeyeceğim, günümüz Türkiye’sinin tıpkısı olan ve her tür entrikanın yaşandığı esnaf ve teşkilatların bir parçası olan İzmir esnaf teşkilatlarına gönderilen gizemli mektuptan söz edeceğim.
 
Türkiye’de gündem o kadar çabuk değişiyor ve gelişiyor ki,baş döndürücü bir hızla gelişen olayları takip etmek mümkün değil. Doğru-yanlış birbirine karışmış, kimin doğru kimin yanlış dediği belli değil, dostlar düşman, düşmanlar dost olmuş. Meclis taraftarlarla dolmuş, boks ringi alanına dönmüş.

Memlekette bu kadar sorun varken kimin umurunda esnaf teşkilatlarının soyulması?
 
Basın on parçaya bölünmüş,saflar belirlenmiş,her biri bir tarafa yamanmış, biri ak derken diğeri kara der duruma gelmiş…Milletin hali perişan,siyasiler acınacak duruma düşmüş ve delirmiş! Her biri seçilme ve elde ettiği imkânları ve sürdürdüğü saltanatı sürdürme peşinde. Dertleri 16.000 TLmaaş ve devlet imkanlarını tekrar elde etmek.  
 
İktidara bakıyorsun açılıyor, açılıyor da ama farkında değiller milletin huzuru kaçıyor, terörden beslenen partiye bakıyorsun amaçları huzur ve istikrar değil,açılan kapıdan girme yerine sokağa kaçıyor, kırıp döküp saçıyor. Devlet acze düşmüş hesap soramıyor. Sormaya kalkanlar oldu mu da söz konusu hayta takımı İmralı’daki kanlı katile koşuyor, oradan devlete mektup taşıyor, o canide “çocuklara değmeyin ha kafanızı kırarım, Türkiye’nin yarısını alır, Devlet kurarım” diyor.
 
Muhalefete bakıyorsun; alternatif çözüm ve projeler üretmek yerine aşureye dönmüş, sorunlara sorun katmak için biri kepçe diğeri kazan olmuş,vira karıştırıyor ve 80’li yıllara dönmenin özlemi içinde biran önce gerçekleşmesi için ne gerekirse yapıyorlar. Hal böyle olunca da esnaf teşkilatlardaki yolsuzluklar küçük iş oluyor, kulak arkasına atılıyor.
 
Bir başka yerde yayınlanan yazımda “İzmir’in Kavakları” diye başlayıp siyasilere değinince tıkanan kulakları birden bire açılıvermiş, esnaf teşkilatlarındaki yolsuzluğu duymayan ve yoğun uğraşları olan siyasiler şahıslarını eleştirince hemen duyuvermişler, kimi teessüf, kimi haddini aşmaolarak değerlendirivermişler.
 
Hazır duymuşlarken bu gün burada bu gizemli mektup ve söz konusu yolsuzluklara değineyim istedim belki beyler duyarlar…
 
Geçen hafta  Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nin eski başkanı Cemal Tercan bütün odalara bir mektup göndermiş. “128“ oda başkanına;  Bilmeyenler için Sayın Tercan’dan kısaca söz edeyim.Tercan 3 dönem millet vekilliği yapmış ve uzun süre İzmir Esnaf Odaları birliği yanında Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Genel Başkanlığı yapmış bir zat.
 
Yolsuzluklar nedeniyle kaleme aldığım meşhur BESAŞ ve BESAŞ’ a bağlı şirketlerin vücut bulması için bu Şirketlerin başında olan M.Ali Susam ve Zekeriya Mutlu'nun müracaatları üzerine İzmir Esnaf Birliğinin gayrı menkullerini ipotek ederek bankalardan kredi çeken kişi, dahası İzmir Birliği’nin binalarını alma yanında Susam ve organize ekibi tarafından bir medya patronuna peşkeş çekilenSarnıç’taki araziyi birliğe kazandıran zat-ı muhterem…
 
Geçmişte bu ekibin babası Tercan veliahtları da M. Ali Susam ve mevcut birlik başkanı Zekeriya Mutlu idi, Sayın Tercan birliğe çok şeyler kazandırmış  ve sivil toplum örgütleri içinde Esnaf Birliğini Devlet gibi güçlü bir konuma getirmiş, astığı astık kestiği kestikti  bu mahalde de Tercan diktiği ağaçların meyvesini yiyip gölgesinde yatıyordu… ama hizmette yapıyordu, yapıyordu ama teknik hataları da vardı.
 
Kamu kurumlarıdır buralar  % 99 hizmet yapmış da olsa % 1 bile yanlış yapma lüksü olmadığı için Tercan’a karşı bir ayaklanma yapıldı. Bu ayaklanmanın başında ben dahil yer alanlar içinde de söz konusu veliahtları olan Susam ve Mutlu vardı. Neydi iddia? Cemal Tercan’ın yediği meyvelerin esnaf adına hesabını sormak ve yattığı gölgelerden kovmak  uzaklaştırmak.
 
Göreve geldiğimizde Tercan ile yolsuzluk konusunda ne varsa el attığımız da baktık ki söz konusu beylerin olduğunu gördüm, amaçlarının sadece meyve olmadığını  Tercan’ın diktiği ağaçları dibinden sökmek olduğunu gördüm. Bizim hesap soracak fakir Mehmet Ali ve pazarcı Zekeriya Mutlu bırakın hesap sormayı,  hesabı sorulmaması için her tür entrikaya başlamışlardır.
 
Evet! Esnaf temsilcilerine gönderilen söz konusu gizemli mektup da Sayın Tercan bu konulara değinirken BESAŞ ve uhdesinde bulunan şirketler üzerinde yapılan yolsuzlukların soruşturulması nedeniyle kendisinin de ifade vermeye gittiğinden de söz etmiş!
 
Sermaye Piyasası Kuruluna, Organize ve Mali şubeye bu konu intikal edeli 5- 6 sene oldu çünkü ben müracaat ettim ve evrakları verdim. Devleti idare edenler kendi dertleri ile uğraştığı ve işin için de siyasiler olduğundan dolayı sanırım bu dosyalar savsaklandı, ötelendi, kapatılmak için ne gerekirse yapıldı ben öyle düşünüyorum, Sayın Tercan’ın  İzotaş ve Halk bankası ile ilgili bilgisine başvurulduğunu sanıyorum,Tercan’ın bu yolsuzluklarla alakası yok.  
 
Nihayet SPK el attı. M. Ali Susam ve arkadaşları hakkında milyonluk yolsuzluğu tespit etti, emniyet yetkilileri de sümen altından dosyaları çıkartmış olacak ki devasa yolsuzluğa el atıp geçmişe dönük ifadeler almak için Tercan ve eski yöneticileri de çağırıyor.Burada Tercan’ın  sucu BESAŞ’ a Halk Bankasından kredi çekerken Birliğin gayrimenkullerini Bankaya ipotek vermesidir.
 
Şirketlerin içinin boşaltılmasının aktörleri Tercan’a hesap sorma vaadiyle gelip Birliğin dirliğini birliğini bozan ve taş üstünde taş bırakmayan şirketleri hisse alım satımları ile iflasa sürükleyen  Susam ve Zekeriya’dır.. . Başka suçlu aramak topu taca atmaktır. SPK nın söz konusu beyler le ilgili tepit ettiği yolsuzlar la ilgili yayınladığı döküm, Timsah gözyaşları başlığıyla yayınlanan  yazım “8“ nci sıradadır “ 
Evet, bu gizemli mektubun içeriği ve Tercan ayağını ve mektupta yer alan konuları devamını  diğer yazılarda sizlerle paylaşacağım, sanırım bu serüven birhayli sürecek.
 
 
 
 
 

Etiketler: