Yasemin Başak Arel
AĞACI KESMEDEN OLMAZ MIYDI?
Çoğalan nüfus, büyük şehirler, çok katlı binalar arasında, ekonomik ve pratik çözümler üretmek uğruna, doğadan ve doğallıktan giderek uzaklaşan insanlık, tatil dendiğinde, bulabildiği en bozulmamış, en doğal ve yeşil alanlara koşarak huzuru arar… dünyanın yozlaşan düzenine ve betonlaşmaya inat, tatil kavramı her gün daha fazla doğal ortamların özlemini doğurur..
Ekonomik gücü olup tatile gidebilecek turist kitleler, giderek daha fazla, doğal güzellikler peşinde, tarihin doğal dokunun bozulmadan korunduğu, temiz, yeşil ve huzurlu turizm beldelerine rağbet etmektedir…
Tarihi turistik Kentlerde, büyük heybetli Ağaçların gölgesinde otantik dokuyu bozmayan, ahşap ve doğal taş hakimiyetinde, tarihi ve kültürel dokuyu, doğallığı soluyabildiğiniz simgesel kent meydanları yer alır…Bu tatil yöreleri, Her adımda, doğa ile iç içe olduğunuzu, yeşilden ağaçtan, tarih ve kültür dokusundan kopmadığınızı hissettirir...
Çeşme Çarşısı girişinde yayalaştırma projesi kapsamında, Mehmetçik Meydanı düzenlemesi BETONLAŞTIRMA düzenlemesinden öteye gidemedi…
Meydandaki yüz yıllık çam, Selvi ve palmiye ağaçları kesilmek zorunda mıydı? Ağacı koruyan düzenlemeler hayata geçirmek böylesi zor bir iş midir?
2009’da yerel seçimlerin hemen arkasından Çeşme çarşısının güzergâhı ve İstiklal Caddesi düzenlemesi yapılıyorken, kaldırımlar boyu denize uzanan çift sıra mandalın ve dut ağaçları köklenmiş, yerlerine, PLASTİK AĞAÇ aydınlatmalar monte edilmişti… Halkın ve doğaseverlerin tüm itirazlarına rağmen, plastik yapraklı, ağaç ışıklandırmalar yıllarca meydan ve çarşımızı lekelemeye devam etmişti…
2013 yılında, İstiklal Caddesi yayalaştırma kapsamında tekrar düzenlendiğinde bu PLASTİK MASKARALIK nihayet son bulmuştu.
2015’e gelindiğinde, Ne hikmeti varsa, bekleyen onca öncelikli iş bir yana konup alelacele Meydanımızın yeniden yayalaştırılması gerekti. Bildiğimiz miktarıyla 3.000.000.TL tutarında bütçeyle Ekim ayında inşaat başladı… 10 yıl boyunca bir daha kazılmayacağı söylenen çarşı inşaatı, başladığı günden şu ana kadar yazboz tahtasına döndü… Planlama hatası bir proje olduğu böylelikle ilk sinyallerini vermişti… Yeraltında öncelikli yapılması unutulan altyapı borularının döşenmesi için birkaç kez yeniden kazıldı.
Öyle veya böyle altyapısal ihtiyaçları gidermiş oldukları için müteşekkir olduğumuz idareciler çarçabuk hevesimizi kursağımıza tıktı….
Ağaçlar söküldü, su havuzu iptal edildi… Beton parkeler gelişigüzel ve denetimsiz işçilikle adım adım meydanın her yanını kapladı.. Döşenir döşenmez daha şimdiden beton parkeler, zemindeki “kum dolgu” üzerinde eğilip bükülmeye başladı… Yaklaşık 3 dönümlük meydan alanına 8 tane yeni ağaç fidanı dikildi.
Turistik, tarihi ve geleneksel Çeşmemizin, kent merkezine hiç yakışmayacak ölçüde zevksiz ve vasıfsız beton meydan düzenlemesi inşa edilmiştir. Çirkin tasarım yarışması düzenlense, 3 trilyonu aşan bütçe ve 8 aylık süre içerisinde, ancak bu ölçüde başarı yakalayabilir, yeni meydanımız birinci seçilirdi……
Daha çirkin, daha beton ve daha gri olamazdı!
Neticeten, bütçesi, zamanlaması, işçiliği, vizyonu ve yerindeliği ile yayalaştırma sınıfta kalmıştır…. ağaca, yeşile ve doğallığa açlığın tırmandığı dünyamızda, güzeller güzeli Çeşmemize hiç yakışmamıştır…