x
   
10.09.2015 09:51:57
Okunma: 3287
4 Yorum

Yasemin Başak Arel
Canım İsterse Sit'tir!

 
Ne anlama geldiğini sözlükte hatta internette dahi bulamayacağımız bir kelime! SİT
 
İstenirse, felsefi, hiperbolik, ekolojik, etnik hatta HÖDÖLOJİK bir anlam dahi yüklenebilir olduğu anlaşılıyor! O ne demek ise!? 
 
Sit, ne aslen İngilizce ne de Fransızcadan türemiyor. Bir kurumun veya bilginin baş harflerinin kısaltılması da değil. Öz Türkçe bir anlamı da yok. Kesinleşmiş, KAT-İ bir tanımlaması da yok! Akla ilk önce antik dönem tarihi kültürel yapılar buluntular geliyor. Ancak bir bölgenin bitki örtüsü dahi konunun esnek mevzuatı kapsamına girebiliyor. 
 
Kimin nerede nasıl başlattığını ve neye göre sonlandırıldığını, modern tıbbın tanımlayamayacağı Haritalar üzerinde,  D3 tür, 2’dir, 1’dir diyerek işaretler konmuş. Bazı dönemler sit dereceleri yükseltilmiş, bazı dönemler her ne değişiklik olmuşsa düşürülmüş ve hatta sonrasında yeniden yükselebilmiş?!
 
Kimsenin konutuna “çivi çakmasına” onarım yapmasına müsaade edilmeyen bölgeler, sadece tadilat yapmasına izin verilen yöreler, tarlasında tuvalet dahi yapamayacağı alanlar, kimin hangi kıstaslarla başlattığı ve bitirdiği çözülemeyen çizgiler ile ayrılmış.
 
İncelediğiniz zaman,
 
Arkeolojik buluntular üzerinde, yazlık konut inşaatı olabildiğini, hiçbir tarihi varlığı ihtiva etmeyen alanlarda Anayasal hak olan %5 ile iskan dahi yapılamadığını, yine de en tarihi alanların gelişi güzel tahrif edilebildiğini kolaylıkla görebilirsiniz.
 
Kültür Tarih mirası yapıları koruma kanunu yürürlüğe girdiği 20 yıl öncesinden beri, Türkiye’nin her yerinde, Kale, Kervansaray gibi Tarihi binaların çevrelerinin imar kirliliğinden öncelikli olarak temizlendiğini ve bu binaların anıtsal varlıklarının korunmaya alındığını öğrenebilirsiniz.  Yine de arzu edilirse, pergolalar, işletme ruhsatları, çıkmalar, çakmalar ile tahrifata göz yumulduğunu, arzu ediliyorsa yasalara duyarsız kalındığını rahatlıkla fark edebilirsiniz.
 
Bir bölgenin Sit koruması adı altında nasıl gelişigüzel imarlaştığını, diğer yandan hiçbir tarih veya kültür altyapısı bulunmayan, kurallara ve kanunlara uygun yapılmış yepyeni düzenlemelerin keyfe keder nasıl olup da Sit e sokulduğunu, ya da statüsünün değiştirildiğini görebilirsiniz.  
 
Tarihi Manastır yıkıntılarının bulunduğu bir bölgenin, hiçbir Sit kapsamına alınmadığını, tarihi Roma teraslarının imara açıldığını, arkeolojik buluntular üzerine villa yapıldığını, ion mozaiklerinin dibine apartmanlar dikildiğini ve yine de bomboş kayalık çorak arazilerin herhangi bir tür imara kapatıldığını, bunun nedeni sorulduğunda, “BİZ YAPTIK OLDU” şeklinde bir açıklama yapılabildiğini öğrenebilirsiniz.
 

Etiketler:

Misafir - 11.09.2015 12:02:42

  • mustafa kapancıoğlu
  • Doğru ve güzel bir eleştiri olmuş. Kutlarım....
  • Misafir - 10.09.2015 23:38:33

  • Süleyman BAKAN
  • Emeklerinize Sağlık Güzel Yazı Olmuş. ÇEŞME Turkcell ' den Saygılar :)
  • Misafir - 10.09.2015 16:17:20

  • netanyahu
  • SİT'çileri MİT'çilere şikayet etmek lazım, kimlerle irtibata giriyorlar, neyin karşılığında oraya SİT, buraya SİT değil diyorlar bir araştırmak lazım..
  • Misafir - 10.09.2015 15:14:02

  • Mehtap Wood
  • Yazınızın başlığına bayıldım. Çok güldüm diyeceğim ama olan biten karşısında hiçbir şeye gülecek halimiz kalmadı.SİT'tir Mit'tir ; artık herşey adamına göre. Sana SIT OLAN bana SIT OLMAYABILIR . Bugün SIT OLAN yarın MUNDAR OLABILIR. Biz de yakında kafamıza huni takıp sokaklarda oynamaya başlayabiliriz.
  • Yazarın Diğer Yazıları