Yasemin Başak Arel
Kalem Burnu'nun İlginç Tarihçesi
Boyalık sahilinin en güzide noktası, tarihi eğip bükmeyi nasıl oldu da başardı diye düşünmeden edemiyor insan!
70 li yıllardan bugüne, SİT dereceleri arasında, bir aşağı bir yukarı adeta Raks edip durdu Kalem Burnu.
ERYTHRAI Antik Kent'in ilk yerleşkesi ilan edilmesi üzerine arkeolojik buluntular nedeniyle, 1. derecede Arkeolojik Sit Alanı ilan edilişinin üzerinden yaklaşık 45 yıl geçti.
Erythrai, Radamanthys’in oğlu Erythros önderliğinde bölgeye göç eden Giritli denizcilerce kurulmuştu. Daha sonraları Atina hükümeti ve kralın soyundan gelen yetkililerden güç almış, M. Ö. IX. Yılda kurulan siyasi birliğe üye olmuş bu dönemde ekonomik ve politik anlamda oldukça güçlü bir Şehir Devleti (POLİS) haline gelmişti. Kentte Hitit, Lidya, Bergama Krallığı, yunan, roma, Bizans ve hatta Pers Uygarlıklarının etkileri görülmektedir.
Anadolu’ya yayılan Pers akınları döneminde Erythrai antik kentinin büyük tahrip gördüğü Bizans imparatorluğu döneminde, Kentin önemini giderek yitirdiği, Chios ile daima ekonomik ve ticari üstünlük çekişmelerinin yaşandığı, bilinmekteydi. Bulguların yol açtığı genel kanıya göre Erythrai nin ilk önce, Ilıca Kalem burnu olan 1. yerleşim yeri (milattan önce 14. yyıl) daha sonra tatlı suyun akmakta olduğu ALEON deresi yanına, günümüzde Ildırı olarak bilinen bölgeye taşındığı bilinmektedir.
Her nasıl olduysa, kısa zaman sonra ERYTHRAI Antik Kent'in, ilk yerleşkesinin Kalem Burnu olamayacağına karar kılındı. ERYTHRAI günümüz ILDIRI da var olan Kale Şehir surları içinde bugünkü konumda inşa edilmiştir dendi.
Bu fikir değişimi sayesinde çarçabuk arsalar üzerindeki imar yasağı da kaldırılmış oldu. Bölge imara ve yapılaşmaya açıldı. 9 Eylül Üniversitesi Öğretim üyesi Sayın Hocamız Merhum Şükrü Tül ile yaptığımız röportajda, bölgenin Arkeoloji literatürüne girmiş önemli buluntular içeren yapısının bu şekilde tahrif görmesinin anlaşılabilir bir durum olmadığına vurgu yapmıştı.
Çeşme merkezinde, Alaçatı’nın birçok noktasında, yarımadanın kuzey kıyıları boyunca birçok alanda, mozaikler ve diğer antik çağ buluntularının var olduğu halde, Kalem Burnu'nda olduğu gibi, imara ve yapılaşmaya teslim edilmesi açıklanabilir bir durum değildi.
Kalem Burnu'nun 1. derece Arkeolojik Sitten çıkarılışı hemen arkasında, Balkanların ve Ortadoğu’nun o gün için en büyük 1100 yataklı Altınyunus Oteli, bölgeye inşa edilebilmişti. Altınyunus Otel Turizm yatırımı ardından Kalem Burnu tekrar Sit derecesindeki yüksek mertebelerinde yerini aldı ve yıllarca tekrar imara kapanmıştı. Daha sonra yeniden Sit düşürüldü ve yeniden yüceltildi. Bu serüven bu şekilde sürüp gitti.
Nihayet, 2013 senesi itibariyle 3. derece SİT ve imara açık olduğu dönem içerisinde yeniden yapılaşma başladı. Ethem Sancak’ın Kalem burnunda aldığı arazi üzerine villa yapma çalışmaları sırasında, geçmiş tarihin kalıntıları ile tekrar karşılaşıldı. Hafriyat sırasında yeniden, ERYTRAI antik kent buluntuları ortaya çıkmıştı. Çeşme Belediyesi yönetimindeki Faik Tütüncüoğlu döneminin son ruhsatlarından biri olması vasfıyla arkeolojik buluntulara rağmen yine de Ruhsat Alabilmeyi başardı. Villa dikmeler üzerinde inşa edilmiş, her nasılsa Anıtlar kurulunca dahi bu ruhsat onaylanabilmişti.
Arkasından hemen çok sevilen Milli Futbolcumuz Emre Belezoğlu’na satılan Villa, Müze Villa olmak sıfatıyla gayri resmi tarihimize geçmişti. Arkeolojik buluntuların camekânlarla örtüldüğü ve ev sahibince korumaya alındığı, villanın dikmeler üzerinde inşa edildiği, hiçbir aşamasında buluntulara zarar verilmediği açıklanmıştı. Tüm bu olan biten en başından nihai Villa ruhsatına kadar, Akademik çevrelerde infial uyandırmıştı fakat sessiz sedasız yürürlüğe gitmişti bir kere!
Bu ruhsat ve onaylar arkasından tarihi yerler hakkında sil baştan bir algı doğduğu açıktır. Tapusu olan herkes, örneğin EFES ANTİK KENTİ üzerine dahi çıkmalar üzerine villasını kondurabilir algısı hatta “emsal” oluşturulmuştur.
Neticede, en baştan sorgulanması gereken, Korumaya alınacak kültür varlıkları NE DEMEKTİR VE ONLARI KORUMAK FİİLİNDEN NE ANLAŞILMAKTADIR? Diye topyekun bir soru işaretinin enine boyuna açıklanması gereği hasıl olmuştur.