Yasemin Başak Arel
ÜÇKÂĞIDIN BÖYLESİ; REZİDANS
Ağaç sevgisi ile yola çıktık! Amacımız çamlığımızı kurtarmak, ağaçlarımızı geri kazanmaktı…
Rant uğruna, orantısız kar, tabiatımızı kepaze eden aç gözlülük uğruna, katledilen ağaçlarımız için mücadelemizi başlattık. Meğer gözünü hırs bürümüş ağaç katillerinin rant anlayışı, soygunu “TÜREV” üçkağıt sanatına döndürmüş imiş, haberimiz yokmuş…
Hikayemiz şöyle;
“SİT” veya “KIYIKENAR” çizgisi dahilinde, sadece “TURİZM” yatırımları amaçla belli oranlarda imara açılmış bölgeler, RANT düşkünlerinin ağızlarını ezelden beri sulandırmaktadır.
Bu bölgeler konum itibariyle elbet ki, çoğunlukla “denize nazır”, ayrıcalıklı kıyı bölgeleridir. Böylesi alanlar konut yapımına açılabilse deniz kıyılarında adım atacak bir metrekare alan dahi kalmaz! Ancak, doğa, kamu yararı ve çevresel etkiler düşünülerek oluşturulmuş kanunlarımız tarafından korunmakta, belli kıstaslar gözetilerek, belli oranlarda, sadece “turizm” amaçlı yatırımlara müsaade verilmektedir.
Bu kanunları delmenin yolu elbet ki teknik bir çalışma gerektirmişti. Villa sektöründe bir koyup bir milyon alabilmenin derdine düşmüş, üçkağıdı adeta büyücülüğe döndürmüş inşaat firmaları, “BİZ ARTIK TURİZM” işine girdik dediler.. nasıl mı? İşte hikayemiz burada başlıyor.
Evlerin adı artık “ev” değil “REZİDANS” tır. Bu şekilde, “turizm sektöründe işletilecek binalar yapılıyor” denmiş, turizm otelciliği sektörüne yepyeni bir boyut kazandırılmıştır. 160 odalı bir otel yapmak yerine, 160 odalı bir rezidans yapmak çok daha avantajlı oluvermiştir.
Turizm yatırımı adı altında, ilk delinen “imar yasağı” olmuştu. Bununla kalmadı. Turizm Teşvik Kredisi denen bir Devlet teşvikinden faydalanabilmenin yolu açılmış oluyordu. Turizm Teşvikleri, özellikle kıyı bölgelerinde ve turizm ekonomisinin gelişmesi hedeflenen alanlarda yapılacak yatırımlar için Devlet politikası şeklinde uygulanan önemli bir kaldıraçtır.
Turizm işletme belgesi almış yatırımlara bu hak tanınır. Yaklaşık %40 oranında hibe, kalan %60 2 yıl sonra ödemelerine başlamak şeklinde düzenlenmiş, ucuz faizli devlet desteğidir.
Bu avantajın konut inşaatlarında kullanılabilmesi, ancak, konutu başka bir yapıymış gibi göstermek ile mümkün olabilirdi ki, orada REZİDANSÇILIK hilesi devreye sokuldu.
İşin acıklı başka bir boyutu da o evleri alanların, hiçbir kuruş “EMLAK VERGİSİ” ödemiyor olmalarıydı.
Rezidans yapıları ev sahiplerine satışları sırasında, bir otel işletmesine ait odalar gibi gözüktüğünden, ayrı ayrı TAPU tahsis edilemeyeceği ve ev sahiplerine Tapuları ile mülkiyet teslim edilemeyeceği için, BİR ŞİRKETİN HİSSEDARLARI imiş gibi, “ortaklıklar” satılmıştı.
Turistik işletme şeklinde lanse edilen binalarda her bir oda, “suit” daireler şeklinde tasarlanıp, 160 suit ten oluşan rezidansın, 160 ta 1 hissesi verilerek sahiplerine teslim edilmekteydi.
Kabaca inşaat maliyeti 200 lira olacak bir dairenin, %40 devletçe karşılanmış oldu. Ev 160 liraya mal oldu. 160 lira kredi olarak alındığı için 2 yıl sonra düşük faizlerle ödenmeye başlanacak ve 5 yılda geri ödenecek. Ev alanlar ayrıca emlak vergisi ödemeyecekleri için bu güzel lokasyonlardaki villaları için bir serveti gözden çıkarmaya hazırlar. Bu SUIT daireler yaklaşık 900 bin tl. ye satılmakta. Kredi alarak 160 a mal edilen ev 900 bine satılırsa zaten 740 bin net kar! 160 ın geri ödemesi 2 yıl sonra başlanacak ve düşük faizlerle 5 yılda ödenecek. bu zaman zarfında karlar uygun finansal enstrümanlarda değerlendirilecek. Oh ne ala ne ala denecek!!!
Yani kısacası bir taş ile ÜÇBİN kuş birden avlanmaktaydı.
Diğer açıdan, öncelikle doğal yapının korunması ve sonrasında turizmin gelişmesi amaçlanan bölgelerde, ne DOĞAL YAPI KORUNUYOR ve ne yazık ki TURİZM ekonomisi yaratılabiliyordu.
160 ta bir hisse sahibi kat malikleri, “yazlık konut”, olarak kullandıkları “SUIT” dairelerine elbet ki, canları istediği dönemde, çoğunlukla konumları itibariyle YAZ SEZONUNDA gidecekler. Diğer tüm aylar boyunca kapılarını kilitleyerek sürekli ikametlerine gideceklerdi.
Turizmin gelişmesi hedeflenen alanlar bu vesile ile tamamen turizm ekonomisinden uzaklaştırılıyordu.
Son yıllarda, kıyı bölgelerde mantar gibi türeyen koskoca inşaatlar, hakim mimari yapıyı şekillendirmekte ve giderek daha fazla tahrifata yol açmakta.
Bu uygulama sırasında, devletin kat kat zarara uğratıldığı tespitini ilgili makamlara ilettik.
Yine bu türev dolandırıcılık sayesinde kıyılarımızın nasıl katledilmekte olduğunu gördük.
Konuyla ilgili olarak, YAŞAM ALANLARIMIZIN, DOĞAL ÇEVREMİZİN, TURİZM EKONOMİSİ BEKLENTİLERİMİZİN, MİLLİ MENFAATLERİMİZİN…
… YASAL düzene, HUKUK un üstünlüğüne, ANAYASANIN EŞİTLİK ilkesine, ÇEVRE kanunlarına, BİREYSEL haklarımıza ve VERGİLERİMİZİN kutsallığına sahip çıkacağımızı, benzer nitelikteki uygulamalara kayıtsız kalmayacağımızı…
… ve takipçisi olacağımızı hatırlatmak istedik
Saygılarımızla