x
     
11.09.2016 16:46:34
Okunma: 2938
1 Yorum

Yasemin Başak Arel
YENİ DÜNYA

 

Bilimin insanlık hizmetine çalıştığı ve yaygın şekilde toplumlar hayatına girdiği bu son yüzyıl, insanoğlunun kaderini değiştirdi….

Bilim ve teknolojilerin insanlık yararına nihayet kullanılmaya müsaade edildiği bu en son yüzyıl, ilkel cadı avlarının bittiği, insani var olma, doğru ve dürüst olma hakkının, yine birey lehine kullanılabildiği bir zaman dilimine geçilmiş oldu….
 
Bilim- teknolojiler sayesinde, gerçeği doğruyu bilgiyi arayan çok daha yaygın kitlelere hizmet etmeye başladı…
 
Türkan kaç yaşındaydı? Dur Mustafa amcam bilir, ona soralım! Dediğiniz….. Trafalgar muharebesi kaç yılındaydı? Domates fidesi nasıl dikilmeliydi? Suriye’nin nüfusu? 4982 sayılı bilgi edinme kanunu ne demektir? Diye sorguladığınız dönemler çoktan geride kaldı!
 
İnternet… doğru biçimde sorulan her tür soruya ve aranılan cevaba yanıt verebilen, sonsuz sınırsız kaynağa dönüştü…. Eskinin halk kütüphanelerinin hayal dahi edilebileceğinden çok daha fazlası cep telefonları içine ve dolayısıyla gündelik yaşamın içine girdi…
 
BİLGİ, ulaşılabilen, kullanılması gereken, her bir bireyin kullanımına ulaşabildi!!!
 
Bu sayede, haklının ve haksızın, sap ile samanın ayrılabildiği yepyeni bir döneme girilmiş oldu ve bu, insanlık tarihi boyunca, kişi hak ve özgürlükleri bakımından, yakalanan zirveydi…Yazılı basının hükmünün biteceği, internet ağının, kürenin her ucunu birleştireceği son kulvara girildi.. Bilgi bundan böyle çok da fazla gizli kalamayacaktı…
 
Güdümlü öğretilere bağlı alışkanlıklar, inanışlar, dayatılmış statik dengeler ve hepsinden öte, mesnetsiz korkuların da sonuna gelinmişti aslında.. Ve ister istemez devletler anayasalarına bile tesir etti,
 
GERÇEK SENİ ÖZGÜR KILAR….
 
Toplumdan saklanan bilgiler döneminde, bireylerin yaşadıkları haksızlıklarda, ödedikleri anlamsız -yersiz bedellerde, sadece ilahi bir kurtarıcıdan aman diledikleri, ilahi bir dokunuş ile haksızlığın bir gün elbet giderileceği umudu ile kaderlerine razı geldikleri dönemlerin, “bireye dayatılan çaresizliğin” sonuydu bu bir anlamda…
 
İnsanoğlunun karşı konulamaz bu yükselişi neticesinde, yeni bir düzen şekillenmek zorundaydı… 
 
Her insan, daha adil bir düzeni hak eder, bunla birlikte, her kişinin hak ve özgürlüğü, diğerinin hakkı ve özgürlüğünün bittiği yerde başlar…. Toplumların kitlesel değişimlere ayak uydurması, sosyal olaylara yön veren temel taşı, bireydeki değişimi kabullenmesi, yaşam ve toplumun, tüm değerleri nazara alınarak, yeni bir düzen tesis edilmesi gereği açığa çıkmıştır…
 
Değişimin en ilginç örneklerinden biri aslında ilk tesir ettiği göstergelerden birinde yaşanmıştı… finans sektörü..
 
Eski düzende, paradan para kazanmak yani “faiz” geliri alışkanlığı yaygınken, daha sağduyulu bir yaklaşıma doğru düzen değişti, katılımcı ekonomi rağbet görmeye evrildi..
 
Ulusal veya uluslar arası kanun ve düzenlemelerde etkisini gösterdi. dünyayı, yani üzerinde nefes aldığımız planeti ilgilendirdiği için aslında herkesi tek tek ilgilendiren çevre, tarih kültür ve dünya mirasları hakkında yasal düzenlemeler oluşturuldu.. globalde bütünü ve devamlılığı ilgilendiren her şeyin aslında bireyden başladığı ve bireyde bittiği kanaati kabul gördü…
 
Yine de değişimi kabullenmeyen birey, kurum veya toplum ölçeğinde, zamana, mekana ve değişime ayak uydurma prensibine karşı çıkan yaklaşımlar devam etti… eski düzen ve eski alışkanlıkların terk edilememesi çelişkisi doğdu..  bu direnç karşında yine “teknolojiyi” buldu.. “wikileaks” herkes her şeyi bilme hakkına sahiptir diyen ve paylaşıma açan bir başkaldırıydı aslında… ve eski düzenin devam edeMEyeceğini yüzlere vurma çabasıydı..
 
Bu yüzden Günümüzde, değişime ve gelişime uyum sağlayamamak veya şekillenen yeni yapıya direnmek, geçmiş dönemlerdeki alışılagelmiş örneklerine oranla aslında çok daha gülünçtür…
 
Son yüzyılda, insan nüfusu dünya tarihinin en büyük artış oranını kaydetmiştir. Katlanarak çoğalan sadece nüfus değildir. Yaşam süresindeki artış da giderek uzamaktadır. 7 milyar dünyalı birbirinden hiç bu kadar haberdar olmamıştı.. dünya üzerinde keşfedilmeyen, ayak basmayan hiçbir parsel kalmadı.. müşterek yaşamsal varlıkların miktarında bir değişim yokken, ihtiyaç sahiplerinin sayısı giderek artmakta.. kelebek etkisi – domino etkisi denen ve en uzak köşelere yayılıp tesir eden olaylar dönemini yaşıyoruz…
 
Bireyde yaşanan, bireyselleşme diye algılanan teknoloji çağı da aslında tam tersine kendimize, çevremize ve diğerlerine çok daha bağımlı, yeni bir sistemi açığa çıkarmıştır…
 
Dünya artık kişisel aç gözlülükleri, haksızlıkları, vurdumduymazlıkları telafi edemez limitlere gelmiştir. Çoğaltılamayan hammaddeler, toprak, hava, su gibi yaşamsal kaynaklar açısından, doğru ve verimli kullanım kadar yaşatılması gibi hayati kaygılar öncelik taşımaktadır.. 
 
 Her kişinin, kurumun veya sosyal yapının bundan böyle kabullenmesi gereken, yeni dünya düzeninde, ben yaptım oldu, zihniyetinin egolardan arınmış, diğer her şey ile birlikte katılımcı- paylaşımcı ve sürdürülebilir bir düzenin parçası olunduğu algısının zorunluluğu doğmuştur…
 
Bu yeni düzen içerisinde bundan böyle, eski düzende çok kez tecrübe edildiği halde yine de hatalarda ısrarcı olanlar için “basiretsiz” bir dönem başlamıştır..
 

Etiketler:

Misafir - 11.09.2016 17:23:01

  • ferda eren
  • alkolik ruh hastaları, kafayı yemiş koltuk budalaları ne anlar bu yazdıklarından, ?
  • Yazarın Diğer Yazıları