İzmir’in 6.6 Dönümlük HİLETON Hikâyesi: Ne Hilton Kaldı, Ne Hisseden Haber Var!
1987’de dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura, “Turizm gelişsin, İzmir şahlanışa geçsin” hayaliyle Alsancak Çankaya’daki 6.605 metrekarelik yani 6.6 dönümlük kıymetli belediye arsasını Hilton Oteli yapılmak üzere İzmir Enternasyonal Otelcilik A.Ş.’ye sermaye olarak verdi. Karşılığında belediyeye yüzde 23.5 hisse verildi. Ne güzel değil mi?
Güzel ama yalnız kâğıt üstünde…
Aradan 33 yıl geçti. Otel, milyon dolarlık dev organizasyonlara ev sahipliği yaptı, İzmir’in en yüksek binası oldu. Ancak bu “ortaklıktan” İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kasasına bir kuruş girmedi. Evet, yanlış okumadınız: Bir kuruş bile girmedi.
Daha kötüsü ne mi?
İzmir halkının arsasını sermaye olarak koyduğu şirket kredi kullandı. Belediyeye de “ortak” diye imza attırıldı. Belediye hem arsasını verdi, hem de borca ortak oldu! Ne kâr ne kira geliri. Sadece borç ve suskunluk. Tam anlamıyla kamuya ait arsanın şirket üzerinden özel servet yaratımına dönüştüğü bir model.
Şirketin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde bir başka garabet ortaya çıkıyor:
1993 sonrası İzmir Ticaret Sicili’nde hiçbir karar görünmüyor. Ne genel kurul, ne yönetim kurulu seçimi, ne kâr-zarar raporu. Sanki şirket buhar olmuş!
Ama olmadı. Meğer şirket İstanbul’a taşınmış!
Yani İzmir kamuoyunun ve yerel medyanın gözünden uzaklaştırılmış. Kâğıt üzerinde hâlâ faal, ama İzmir’de bir “hayalet ortaklık.”
Peki belediye neden hiçbir yönetim kurulu kararında yok?
%23.5 hisse sahibi olan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hiçbir kararda adı geçmiyor, imzası yok. Bu yasal değil, bu skandal. Türk Ticaret Kanunu’nun 408. maddesi gereği bu tür ortaklık yapısında karar alma süreçlerine katılım şarttır. Ama Hilton’un gölgesinde bu kurallar unutulmuş, görmezden gelinmiş.
Ve finalde: Otel kapanıyor, binaya yıkım kararı gelirse?
O zaman ne olacak? O bina İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin arsasının üzerinde yükseliyor. Yapı yıkılırsa arsa geri döner mi? Yoksa arsa da mı buharlaşır?
Bu soruların cevabını ne belediye meclisi, ne denetim komisyonu ne de İzmir kamuoyu biliyor.
Ama şunu herkes bilmeli:
İzmir’in kalbindeki 6.6 dönümlük arsa, 33 yıldır özel servete tahvil edilmiş ve kamu zararı büyümüşse, buna “ortaklık” değil, “kurgulanmış kamu kaybı” denir.
SON ÇAĞRIM;
Sayın Cemil Tugay, sayın valilik ve Sayıştay yetkilileri…
Bu dosya artık “otelden kira almadık” basitliğinde değildir.
Bu, İzmir halkının malının organize şekilde elden çıkartılmasıdır.
Derhal detaylı bir inceleme başlatılmalı, şirketin sermaye hareketleri, temettü kararları, kredi yükümlülükleri ve belediyenin hisse hakkı yeniden sorgulanmalıdır.
İzmir’in arsasına dikilen otelden 33 yılda bir gevrekçi kadar gelir alınamamışsa, buna “Hilton” değil, sadece “Hileton” denir.
Bitti mi hayır!
Konuyu eşeledikçe inanılmaz detaylar çıkıyor!
İlerleyen saatlerde İstanbul Ticaret siciline gireceğim.
