Bir gün büyük bir deprem olacak. Ve o gün yıkılan binaların altında kimler kalacaksa, yalnızca müteahhitler değil, o binaların “riskli” olduğunu bilip de süreci tıkayan belediye bürokratları da bu vebalin ortağı olacak.
Altı ay önce, Konak’taki binamızın depreme dayanıklılığını öğrenmek için yetkili bir inşaat bürosuna başvurduk. Karot testleri yapıldı, raporlar hazırlandı. Fakat işler orada bitmedi… Çünkü Konak Belediyesi, vatandaşın önüne belge üstüne belge, şart üstüne şart koymaya başladı.
İmar durumu, aplikasyon krokisi, ruhsat, bina projeleri, mimarî çizimler… Hepsi belediyenin kendi arşivinde mevcut olmasına rağmen, “vatandaş getirsin” deniyor. Ve her biri için ayrı ücret isteniyor.
Üstüne bir de karot deliklerini gelip yerinde kontrol ettiklerinde, “delikler kapatılmış” bahanesiyle yeni testler istediler. Yani yeniden para, yeniden zaman kaybı.
Bugün İzmir’de bir binanın risk durumunu öğrenmek istiyorsanız, en az 200 bin TL’yi gözden çıkarmanız gerekiyor.
Bir evin güvenli olup olmadığını öğrenmek bile artık parası olana ayrıcalık sayılıyor.
Vatandaş, evrak peşinde koşarken bürokrasi duvarına çarpıyor. O duvarın arkasında ise yalnızca müteahhitler için açılan gizli kapılar var.
Zengin bir müteahhit kapınızı çalarsa işler birden hızlanıyor. “Rantsal dönüşüm” adı altında mucizeler gerçekleşiyor.
Ama dar gelirli bir vatandaş binasının riskli olduğunu belgelemek isterse, önüne çıkan her engel “prosedür” diye sunuluyor.
Kısacası; İzmir’de deprem değil, bürokrasi öldürüyor.
Bir de karşılaştırın; aynı partiden İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yeni doğalgaz veya su aboneliği sırasında riskli binaları tespit edip yıkım kararı veriyor. Vatandaşa da ucuz kredi, KİPTAŞ olanakları ve güvenli ev sözü sunuluyor.
İzmir’de ise aynı tabelanın altında tam tersi bir tablo var: çöp yığınları, kesik sular, trafik kaosu, çalışmayan yürüyen merdivenler, lağıma dönmüş bir körfez.
Uzatmakla bitmiyor.
İzmirli artık sormak istiyor:
“Bizim suçumuz ne? Neden hizmet hep yarım, neden çözüm hep pahalı, neden bürokrasi hep vatandaşa duvar?”
Deprem değil, ihmal öldürür.
Ve bugün Konak’ta, o ihmalin dosyası çoktan kalınlaşmaya başladı.
Dicle Şahin
02.01.2025