İzmir’in Dikili ilçesinde, Nebiler ve Çandarlı mahallelerinde yaklaşık 1 milyon metrekare tarım arazisi, iki büyük inşaat firması tarafından konut ve villa arsası olarak pazarlanmaya başladı. Anlatılan tablo sanki “yeni bir Dikili” yaratılıyormuş izlenimi veriyor.
Vatandaşlardan Temiz İzmir Derneği’ne gelen yoğun şikâyetler üzerine, Dernek Başkanımız Nivent Kurtuluş tarafından bölgede inceleme yapmakla görevlendirildim. Yaptığım araştırma sonucunda ulaştığım bulgular aşağıdadır:
1 — İmara Açıldığı İddia Edilen Bölgelerin Konumu ve Niteliği
Bahsi geçen alanlar, denize 3–5 km mesafede, dik yamaçlı, yoğun zeytinlik tepelerden oluşmaktadır. Bölgenin içinden dere geçmekte, arazi tamamıyla tarımsal nitelikli olup doğal dokusu hassastır.
2 — Planların Yasal Durumu: Kamu Kurumları Bilgi Vermiyor
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yapılan incelemelerde, bu bölgeye ait herhangi bir imar planına ulaşılamamıştır.
Hatta 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda, söz konusu parsellerin tarım alanı olduğu çok net görünmektedir.
Dikili Belediyesi Planlama Müdürlüğü ile yaptığım telefon görüşmesinde, görevli şehir plancısı bilgi veremeyeceklerini söylemiş, imar planlarının aleni olduğunu ve yasal olarak bilgi vermek zorunda olduklarını hatırlatmama rağmen, “Dilekçe verirseniz cevaplarız” demekle yetinmiştir.
Kamu kurumlarından bilgi alınamaması üzerine TMMOB Şehir Plancıları Odası’na yaptığım başvuru bir gün içinde yanıtlanmış; yapılan incelemede bölgenin Turizm Merkezi ilan edildiği ve imar planlarının 2015 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onandığı bilgisi tarafımıza iletilmiştir. Plan örnekleri de gönderilmiştir.
3 — Bakanlık Onaylı Planda Turizm Yok, Konut Var
Doğayı, kültürel varlıkları korumak ve turizmi geliştirmekle görevli bakanlığın onayladığı planlarda;
• Turizm tesis alanı yoktur.
• Park ve yeşil alan yoktur.
• Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) tüm Türkiye’de ortalama %45 iken, bu planda %10 bile değildir.
• Tüm alanlar iki katlı konut imarına açılmıştır.
Bölge sık ve verimli zeytinliktir. Tarım Müdürlüğü’nden gerekli izinlerin alınıp alınmadığı bile şüphelidir. Bu planlarla açık bir doğa talanı yapılmıştır.
Bölge yapılaşmaya başladığında:
• Büyük altyapı sorunları doğacak,
• Kamuya çok ağır bir mali yük bindirilecek,
• Arıtma kapasitesi olmayan Dikili’nin sahilleri tıpkı diğer körfez örneklerinde olduğu gibi kirlenme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.
4 — Bakanlığın Benzer Uygulamalarındaki Tutarsızlık
Aynı Bakanlığın daha önce Balçova’daki planları İzmir İdare Mahkemeleri tarafından iptal edilmiş; Bakanlık bu planları yeniden onarken, çevreye inat edercesine yeşil alanları yarı yarıya azaltmıştır.
Çeşme–Reisdere Turizm Alanı da aynı şekilde turizm değil konut imarı olarak planlanmıştır.
Sonuç: Kıyılarımızı Bürokratlardan Korumak Zorundayız
Bugün Ege kıyılarımızı, doğamızı ve kültürel mirasımızı; sadece rant heveslisi firmalardan değil, aynı zamanda görevi korumak olan bakanlık bürokratlarından korumak zorundayız.
Ne yazık ki turizme vurulan en büyük darbe, denizlerimizi beton mezarlığına çeviren bu plansız, amaç dışı, ticari kaygılı “turizm merkezî” kararlarıyla gelmektedir.
Dikili, turizm kenti olmak yerine yeni bir konut rant alanına dönüştürülmektedir. Bu gidişatın bedelini ise doğa, kıyılar ve gelecek nesiller ödeyecektir.
Ercüment Şahin 19.11.2025











