Temiz İzmir Derneği olarak,
Güzelbahçe Çamlı Mahallesi’ndeki hukuka aykırı 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı değişikliğine ilişkin İzmir 5. İdare Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurumuzu yaptık.
Dilekçemizde özellikle şunları vurguladık:
- 2015 tarihli jeolojik–jeoteknik etüt raporunun artık geçersiz olduğu,
- Moloz ve inşaat atığı döküm sahasının konut alanına dönüştürülemeyeceği,
- Asbest ve tehlikeli atık risklerinin göz ardı edildiği,
- Diri fay hattı üzerinde plan yapıldığı,
- Planlama ilkelerine ve kamu yararına açık aykırılık bulunduğu.
Temiz İzmir Derneği olarak, hem halk sağlığını hem şehir güvenliğini ilgilendiren bu hatalı planın durdurulması için hukuki mücadelemize devam ediyoruz.
T.C.
İZMİR BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
5.İDARİ DAVA DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
İSTİNAF EDEN (DAVACI):
Temiz İzmir Derneği adına Nivent KURTULUŞ
DAVALI:
İzmir Büyükşehir Belediyesi
DAVA KONUSU:
İzmir 5. İdare Mahkemesi’nin Esas No;220 Karar No;1364/2025 tarih ve sayılı kararının, usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle KALDIRILMASI ve davanın KABULÜ.
I. KARARIN NEDEN HUKUKA AYKIRI OLDUĞU – ÖZET
- Jeolojik–jeoteknik etüt raporunun 2015 tarihli olmasını sorun görmemiş,
- Planlama alanının fiilî durumunu (moloz–inşaat atığı depolama sahası olmasını) görmezden gelmiş,
- Bilirkişi raporunun en kritik uyarılarını yok saymış,
- Asbest, ağır metal, kimyasal atık gibi sağlık riskleri konusunda hiçbir bilimsel değerlendirme yapmamış,
- Holosen diri fay hattının varlığına rağmen konut alanı belirlenmesini hafife almış,
- ÇED zorunluluğu tartışmasını hiç değerlendirmemiş,
- Plan bütünlüğünün bozulması iddiasına teknik cevap vermemiştir.
Bu nedenle karar hem eksik inceleme, hem yanlış değerlendirme, hem de hukuki denetimin yapılmaması sebepleriyle istinaf aşamasında kaldırılmalıdır.
II. MAHKEMENİN DAYANDIĞI JEOLOJİK–JEOTEKNİK RAPORUN GEÇERSİZLİĞİ
1) Rapor 2015 tarihli olup, üstünden 10 yıl geçmiştir.
Deprem biliminde, jeoloji biliminde ve zemin sınıflandırmasında 10 yıl çok uzun bir süredir. AFAD, MTA ve üniversite çalışmalarında 2015 sonrası güncellenen:
- diri fay haritaları,
- mikro-bölgeleme raporları,
- zemin sınıfları,
- deprem tehlike haritaları
mahkemece hiç dikkate alınmamıştır.
2) Raporun hazırlandığı dönemde söz konusu parseller moloz–inşaat atığı döküm sahası DEĞİLDİ.
Bu nedenle 2015 raporu bugünkü zemini temsil etmemektedir. Bilirkişi raporunda açıkça belirtilmiştir:
“JEOTEKNİK RAPOR SAHA GERÇEKLERİYLE UYUMLU DEĞİL.”
Mahkeme bu kritik bulguyu yok saymıştır.
3) Yönetmelik gereği çevresel koşulları değişen alanlarda jeolojik etüt RAPORU GEÇERSİZ olur.
Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği, Plan Yapımına Ait Esaslar Yönetmeliği ve AFAD’ın 2019 tarihli Deprem Yönetmeliği uyarınca:
Zeminde büyük değişiklik olan, dolgu yapılan, atık döküm sahası hâline gelen alanlarda eski jeolojik rapor geçersiz olur; mutlaka yeni jeoteknik çalışma yapılması gerekir.
Bu yapılmadan imar planı hazırlanamaz.
Bu durum usul yönünden ağır sakatlık oluşturur.
III. FİİLÎ DURUM – ASBESTLİ ATIK, TEHLİKELİ MADDE VE SAĞLIK RİSKİ
Bilirkişi raporu teknik sınırlamalar nedeniyle konuyu çevre mühendisliği açısından derinlemesine incelememiştir. Ancak dava dosyasındaki fotoğraflar, Çevre İl Müdürlüğü kayıtları ve saha incelemeleri göstermektedir ki:
- Bölgede asbestli çatı malzemeleri,
- Boyalar – solventler,
- Ağır metal içeren molozlar,
- Elektrik / florasan atıkları,
- Tehlikeli yıkıntı atıkları
uzun yıllar boyunca depolanmıştır.
Bu tür sahaların konut alanına dönüştürülebilmesi için ÇED zorunludur.
Mahkeme bu iddiaya tek kelimeyle bile cevap vermemiştir — bu durum kararın eksik gerekçeli ve hukuka aykırı olmasını doğurur.
IV. DİRİ FAY HATTI ÜZERİNDE KONUT KARARI VERİLMESİ
Bilirkişi raporu dahi kabul etmektedir ki:
Holosen diri fay hattı bölgenin altından geçmektedir.
40 metre tampon bölge belirlenmiştir.
Ancak:
Tampon bölge yalnızca çizimle gösterilmiş; mikro-bölgeleme, deplasman analizi, zemin büyütmesi analizi yapılmamıştır.
AFAD’ın 2023 sonrası yönetmeliklerinde 40 metre standart değildir — saha bazında detaylı analiz gerekir.
Diri fayın 40 metre uzağındaki alanlara yoğun konut alanı planlamak bilimsel değildir.
Mahkeme bu konuyu da yüzeysel geçmiştir.
V. PLAN BÜTÜNLÜĞÜ VE EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRILIK
Plan değişikliği:
- Kamu arsalarını YEŞİL ALAN yapmış,
- Özel – büyük sermayeye ait arsaları KONUT–TİCARET alanı yapmıştır.
Bu açıkça eşitsizlik, planlama ilkelerine aykırılık ve kamu zararına neden olan bir uygulamadır.
Bilirkişi bu konuya tamamen DOKUNMAMIŞTIR.
Bu da raporu eksik, mahkeme kararını yetersiz kılar.
VI. BİLİRKİŞİ RAPORUNUN KENDİ İÇ ÇELİŞKİLERİ
Bilirkişi raporunda iki kritik çelişki vardır:
1) “Jeoteknik rapor saha gerçekleriyle uyumsuz.”
Ama devamında “plan teknik olarak uygundur” denmiş.
Bu bilimsel olarak mümkün değildir.
Zemin verisi doğru değilse plan da doğru olamaz.
2) “52 ve 53 parseller yapılaşmaya uygun değildir.”
Ancak idare tam bu alanları konut ve ibadet alanı olarak planlamıştır.
Bu açık aykırılık mahkemece gözardı edilmiştir.
VII. SONUÇ – BU PLAN BİLİMSEL, TEKNİK VE HUKUKİ AÇIDAN SAVUNULAMAZ
- Jeolojik rapor GEÇERSİZDİR.
- Fay hattı riski doğru değerlendirilmemiştir.
- ÇED zorunluluğu dikkate alınmamıştır.
- Moloz – atık sahası olduğu kabul edilmesine rağmen konut yapılması planlanmıştır.
- Eşitlik ilkesi ihlal edilmiştir.
- Bilirkişi raporu kendi içinde çelişkilidir.
- Mahkeme bu teknik gerçekleri değerlendirmeden ret kararı vermiştir.
SONUÇ ve İSTEM
Yukarıda açıklanan tüm nedenlerle;
- İzmir 5. İdare Mahkemesi’nin 2025/1364 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
- Dava konusu 1/5000 ölçekli NİP değişikliğinin,
- Zemin gerçeklerine aykırılığı,
- Fay hattı riski,
- ÇED eksikliği,
- Planlama ilkelerine aykırılık nedeniyle
iptaline,
- Yeniden keşif ve üniversite öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi ile inceleme yapılmasına,
- Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı idareye yükletilmesine
karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederiz.
Temiz İzmir Derneği adına
Nivent KURTULUŞ



