Buca’nın sokakları kokuyor, ama asıl koku; adaletsizlik, ihmalkârlık ve şov siyasetinden geliyor. İşçiler haklarını istiyor. Belediye ise hâlâ süslü açıklamalar, sosyal medya şovları ve vicdan makyajlarıyla günü kurtarmaya çalışıyor.
Beş gündür maaşlarını, gıda kartlarını ve sözleşmeden doğan farkları alamayan işçiler üretimi durdurmuş durumda. Ay sonunu getiremeyen emekçiler, en temel haklarını savunmak için grevdeler. Bu bir hak mücadelesi, bu bir onur yürüyüşüdür.
Ama Başkan Görkem Duman, hak teslim etmek yerine süpürgeyle sokaklara iniyor. Yanında meclis üyeleri, bürokratlar, muhtarlar… Hepsi kameralar önünde bir “çözüm” pozu vermeye çalışıyor. Oysa halk iyi biliyor: Maaşını ödeyemediğin işçiyi suçlayamazsın. Krizi sen yarattın, şimdi çöpleri süpürerek üstünü örtemezsin.
Başkan Duman, “Buca bizim evimiz” diyor. Peki o evde neden ışıklar yanmıyor? Çünkü o evin emekçileri karanlıkta kaldı. Aylarca ödenmeyen maaş, yalnızca bir ekonomik sorun değil, aynı zamanda bir yönetim zaafıdır. Temizlik yapmak çözüm değil; sorumluluk almak, krizi önceden görmek ve hak teslim etmek çözüm olurdu.
Bu bir belediye krizi değil, bu bir yönetim anlayışı sorunudur. Çöp yığınları geçer, ama halkın hafızası uzun sürelidir. Bu halk, şovu değil, ADALETİ hatırlar!