CHP’Lİ İZMİR’DE TARİHİ DÖNÜŞÜM: HALKÇI BELEDİYEDEN ÖZELLEŞTİRMECİ BELEDİYEYE
“Kamu alanları, halkın değil artık parası olanın!”
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ağustos ayı meclis gündemi, CHP’li belediyeciliğin geldiği tehlikeli eşiği gözler önüne serdi. Yıllardır “halkçı” söylemlerle oy toplayan yerel yönetimler, artık kamuya ait alanları birer birer “özel” statüsüne geçirerek adeta sermayeye altın tepside sunuyor.
Bu ay gündeme gelen maddeler arasında; sağlık tesis alanlarının “özel sağlık alanına” dönüştürülmesi, belediyeye ait sosyal alanların “özel sosyal tesis” statüsüne geçirilmesi ve kamusal alanların kullanımının ücretlendirilerek halkın erişiminin kısıtlanması dikkat çekiyor.
Menemen: Sağlık Tesisi Alanı, “Özel Sağlık Alanı”na çevriliyor. Yani halkın ücretsiz erişmesi gereken sağlık hizmetleri, bundan sonra parası olanın girebileceği “özel” kapıların arkasına taşınıyor.
Buca, Bornova, Çiğli, Güzelbahçe: Belediyeye ait devasa parseller, “Özel Sosyal Tesis” alanı yapılıyor. Bugüne kadar kamunun nefes aldığı, ücretsiz yararlandığı alanlar artık sadece üyelik, aidat veya yüksek ücret ödeyenlere hizmet verecek.
Konak (Antik Tiyatro Alanı): Antik mirasın korunması bahanesiyle yapılan plan değişikliği, ilerleyen dönemde rant odaklı yeni düzenlemelere kapı aralayacak.
Kısacası; İzmir’de CHP’li imar komisyon üyeleri eliyle kamusal alanların özelleştirilmesi süreci hızla ilerliyor. “Herkese eşit hizmet” sloganıyla yönetime gelenler, bugün “parası olmayanın dışlandığı” bir belediyeciliği hayata geçiriyor.
Kent zaten trafik kaosunda boğulmuş, altyapı çökmüş, körfez lağım çukuruna dönmüşken, elde kalan kamusal nefes alanlarının da özelleştirilmesi İzmir’in geleceğini ipotek altına alıyor. Bu dönüşüm, yalnızca imar planlarında değil, belediyecilik anlayışında da halktan sermayeye yapılan büyük transferin belgesi olarak tarihe geçecek.