Geçtiğimiz gün Alsancak sokaklarında dolaşırken, burnuma vuran kokudan önce gözüme vuran manzara beni derinden üzdü. Şehrin kalbi, eğlencenin, kültürün, ticaretin merkezi Alsancak… Ne yazık ki günlerdir bir çöp yığınına dönmüş durumda.
Vatandaş isyan ediyor, esnaf kan ağlıyor. Turistlerin gözünde İzmir’in vitrini olması gereken Kordon, barlar sokağı, Gazi Kadınlar… Hepsi çöp torbalarıyla süslenmiş. Belediye görevlileri ortada yok. Belediyeler ise suçu birbirine atıyor: Büyükşehir mi toplar, ilçe mi bakar, tesis mi çalışmaz, yoksa grev mi var? Halk için sonuç değişmiyor: kötü koku, sinek, fare ve rezalet.
Çöpler o kadar uzun süre kaldırılmadı ki, yakında Alsancak sokaklarına “çöp turu” düzenlenirse şaşırmam.
Çöpün kime ait olduğuna dair tartışmalar arasında olan yine vatandaşa oluyor. Akşam evinin penceresini açamıyor, sabah işe giderken kaldırımda çöp torbasına takılıyor. Esnaf müşteri kaybediyor. Sağlık riski kapıda. Ama yetkililer hâlâ planlardan, projelerden bahsediyor.
Sorarım size:
Bir şehri yönetmek, önce o şehrin temizliğini, düzenini, sağlığını korumak değil midir?
Alsancak gibi bir merkezi çöp kokusuna teslim edenler, bu kenti yönetme iddiasında nasıl bulunuyor?
İzmirli artık bahane duymak istemiyor. Grevmiş, tesismiş, kapasiteymiş… Halkın cebinden her ay ödediği vergiler, çöp yığınları arasında eriyip gidiyor.
Alsancak halkı bir tek şey istiyor: Çöp değil, çözüm!
Dicle ŞAHİN 23.09.2025