İnşaatı tehlike arz etmiyor mu?
Ekonomi Üniversitesi tarafından yapılması planlanan Tıp Fakültesi inşaatı ile ilgili İzmir İdare Mahkemesinde devam eden bir davamız var.
Sorumluluğumuz gereği ilgili yerlerle yazıştık.
Bu gün İzmir Büyükşehir Belediyesinden gelen yanıt üzerine, inşaat alanına gittim.
Resimlemek istedim, neredeyse tartaklanacaktım görevli tarafından.
Gerçekten ama gerçekten, çok üzülüyorum, bu alana biz inşaat yapacaktık da izin vermediler diye mi, zamanımı harcayıp bakıyorum.
Niye bakıyoruz, vatandaş ihbar yapıyor, bu alan heyelan bölgesi diyor!
Yetkilileri uyarıyoruz gelen yazı akıl tutulmasıdır bizce!
Gelen yazının tamamını yazımızın sonunda sizlerle paylaşacağım.
Yazıdan alıntılar yaparak yorumlamaya çalışacağım.
Ben mühendis değilim ama ufak bir araştırmayla bu alana bu inşaatın yapılamayacağını bilirken, yetkililer nasıl farkında olmaz diyorum.
Öncelikle bu alanın imar planı İzmir 1. İdare Mahkemesince 2015/272 E. sayılı davada 30.12.2015 tarih ve 2015/1875 K. sayılı karar ile imar planları iptal edildiğinden inşaatın 22.04.2016 tarihli yapı tatil zaptı ile seviye tespiti yapılarak durdurulduğu herkesçe bilinmekteyken.
Mahkeme kararları bekletilmeksizin uygulanma hükmü her nedense, İKSALARDA bir türlü uygulanmıyor!
Gelelim konunun en can alıcı noktasına verilen cevap;
“İzmir Ekonomi Üniversitesinin 02.03.2017 tarihli ve 17001213 sayılı yazısı ile, geçici iksa hareketleri inklinometre ölçümleri ile şantiye ekibi, geoteknik mühendisi statik proje müellifi tarafından kontrol edildiği, hazırlanan raporda 6 cm kadar ciddi eğilmeler tespit edildiği, iksanın çökmemesi için projede belirtilen subasman seviyesine kadar karkas yapının acilen tamamlanması gerektiği ve yapılmadığı takdirde riskin büyük olacağının belirtildiği ifade edilerek, yerinde yapılan inceleme doğrultusunda hafriyat çukurunun bulunduğu bölgenin topografyasının yüksek eğimli araziye sahip olduğu, bölgenin zemin yapışma bağlı olarak heyelan riski taşıyabileceği ve içinde bulunulan mevsim itibari ile yağışlardan dolayı zeminin yapısında ağırlaşma olabileceğinden hafriyat çukuru çevresinde kitle hareketleri meydana getirebileceği tehlikesi bulunduğu görüş ve kanaatine varılması nedeniyle 1175 parsel ve çevresinde sonradan telafisi mümkün olmayan can ve mal kayıplarının meydana gelmemesi için gerekli iş güvenliğinin sağlanması, tehlike arz eden durumların ortadan kaldırılması ve ayrıca 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelik kapsamında betonarme iksa sisteminin güvenliğinin arttırılması için inşaat çalışmalarının devam ettirilmesi hususu ifade edilmiştir.”
Öncelikle İzmir Deprem Bölgesinde,
O istinat duvarlarının her zaman kayma riski var.
Subasman yapılsa da, yapılmasa da,
Bina yapılsa da, yapılmasa da,
Eğer dağın heyelan kayma riski varsa, onun önüne bina yapılarak kayma engellenemez,
Ve su an bu 6cm’lik kayma tespit edilmişse bu Allah'ın bir lutfu olarak değerlendirilmesi lazım gelir,
Çünkü erkenden, bina bitmeden, eğitime başlamadan kayma ortaya cıkmış olduğundan, ileride 100’lerce can kaybı olmadan derhal projeden vazgeçilmesi gerekir,
Proje iptal edilir iken de o halde, doğal şev tahrip edilmiş şekil de değil, teraslayarak dolgu yapılıp oradan çıkılması gerekmez mi?
Hiçbir istinat duvarı dağın kaymasını engelleyemez. Bu şimdiden ortaya cıkmış, iş isten geçmeden gerçek görülmüştür..
Balçova belediyesinin ayni dağın dibinde otopark olarak kullandığı taşınmaz, heyelan riskiyle yıllardır imara açılmazken, mülkiyeti Ekonomi Üniversitesine ait bu arazinin imara açılması, mahkeme kararı ile YD verilmesine rağmen inşaata devam edilmesindeki ayrıcalığı ve getireceği tehlikeyi anlayamıyoruz!
Konuyu tekrar İzmir Valiliği ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yazacağız.
Çünkü sonuçta ortada ciddi ihmal var diye düşünmekteyiz.
Elbet bizi sevmezler ee ne demişler doğru söyleyeni 9 köyden kovarlarmış?
Biz görmezden gelemiyoruz, açılış ve davetlerde boy gösteremiyoruz, her an halkın içindeyiz ve kulaklarımızı kapayamıyoruz, işte bizim sorunumuzda bu ne yazık ki!