İzmir’de bir metro istasyonuna inmek istiyorsunuz. Yanınızda yaşlı bir teyze, kolunda bastonu… Belki engelli bir vatandaş tekerlekli sandalyesiyle… Ya da bebek arabasıyla yorgun bir anne. İnanın bana, bu şehirde onların işi şansa kalmış durumda.
Geçtiğimiz gün Kipa durağında yaşadım.Kipa Alışveriş Merkezi’nin oradaki bu durak, 9 Eylül Hastanesi durağı olarak geçiyor. Fakat o da adının hakkını veremiyor ; çünkü orada inince hastaneye ulaşmak için de ayrıca uzun bir mesafe yürümek gerekiyor. Yani ne asansör çalışıyor, ne merdiven aşağı iniyor, üstüne bir de durağın adı yanıltıcı bir şekilde “hastane durağı” olmuş.
Gelelim yaşadığım sıkıntıya : Asansör bir süredir bozuk. Yürüyen merdivene yöneldim karşı şeritte bulunan, sadece yukarı çalışan bir merdiven var. “Neyse” dedim, bir sonraki durağa yürüyeyim… Orada da aynı manzara: İki yandaki girişinde merdivenleri sadece yukarı çıkıyor. Aşağı inmek isteyen? O da kendi çaresine baksın! Asansör orada da bozuk.
Şimdi sormak istiyorum:
Bu şehirde engelli, yaşlı, hasta ya da bebek arabasıyla yolculuk eden insanlar nasıl metro kullanacak? Onlara “Siz evden çıkmayın, sokağa karışmayın” mı diyorsunuz?
Erişilebilirlik denen şey bu kadar mı zor? Avrupa şehirlerinde standart kabul edilen bir asansörü çalışır halde tutmak, bir merdiveni aşağı yönünde ayarlamak gerçekten bu kadar mı büyük bir mesele?
Yapamadığınız her işin faturası vatandaşa kesiliyor. İnsanları böyle zor durumda bırakmak sadece ihmal değil, aynı zamanda saygısızlıktır. Bu şehrin yöneticilerine sesleniyorum: Ya bu işi adam gibi yapın ya da “biz beceremiyoruz” deyip kenara çekilin.
Yan yana iki yürüyen merdiven koymak çok mu zor? Biri iniş, biri çıkış çalışsa sorun kalmayacak. Ama hayır, bizde işler böyle işlemiyor.Biz mimari faciaların ülkesi olmakla kalıyor, her hatamızla vatandaşın sabrını test ediyoruz.
Hepimizin vergileriyle işleyen bir sistemde, vatandaşa bu şekilde “metroya inme, metroya binme” denemez. Bu rezalet değilse nedir?
Dicle Şahin 04.09.2025