Halkapınar Metro İstasyonu çevresinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından “Merkezi İş Alanı” olarak planlanan bölgede, emsal 3,5 yapılaşma koşuluna göre ticari iş merkezi olarak yapılması gereken yapılar, fiilen residence ve konut olarak inşa edilmiştir.
Mevcutta 10 metre imar planında, cepheden yalnızca 15 metre alan parsellerde, 50 kata varan gökdelenler yükselmiştir. Bu yapılar, açıkça yürürlükteki imar mevzuatının tanıdığı inşaat haklarının çok üzerinde bir yoğunluk yaratmaktadır.
Bu ölçekte ve bu yoğunlukta bir yapılaşmayı taşıyabilecek altyapı kapasitesi ise bölgede bulunmamaktadır.
Ne su temini,
ne kanalizasyon sistemi,
ne trafik yükü,
ne de kapalı otopark ihtiyacı
bu yoğunlukta yaşayacak binlerce insanı karşılayabilecek durumdadır.
Sonuç olarak, bilinçli ve planlı bir şekilde büyük bir kent suçu işlenmiştir.
Bu suçu işleyenler, yarattıkları ranttan nemalanarak lüks içinde yaşamlarını sürdürürken;
vatandaşlar susuzluk, çöp yığınları, lagüne dönmüş Körfez çevresi ve dayanılmaz pis kokular içinde yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Konak Belediyesi ise tüm bu tablo karşısında, kamusal sorumluluğunu yerine getirmek yerine yaptığı “güldüren yoga” etkinlikleriyle adeta meleklerin cinsini tartışmakla meşguldür.
Gelinen noktada, Cumhuriyet savcılarının acilen harekete geçmesi, bu kent suçunu işleyenlerin tespit edilerek yargı önünde hesap vermesinin sağlanması artık bir zorunluluktur.
Ercüment Şahin
12.12.2025







