Karşıyaka bir zamanlar İzmir’in gözbebeğiydi.
Temiz sokaklarıyla, saygılı insanıyla, düzenli pazarlarıyla…
Bugün ise sosyal medyada yükselen seslere bakınca, halkın tek bir ortak cümlesi var:
“Artık yeter.”
Bostanlı Pazaryeri’nde yaşanan son olay, aslında bir semtin değil, bir anlayışın çöküş hikayesi.
Belediye, “elektrik tesisatı tadilatı” gerekçesiyle pazarı kapattığını açıklıyor.
Ancak aynı anda vatandaşlar, çatısı yıllardır akan, alt yapısı sorunlu pazar yerinin “bir anda” kapatılmasını samimi bulmuyor.
Esnaf geçim derdinde, halk alışverişini yapamıyor, sosyal medya ise adeta bir dijital miting alanına dönmüş durumda.
Kimisi, “Direne direne kazanacağız” diyor; kimisi, “Elbirliğiyle Karşıyaka’yı mahvettiniz.”
Ama hepsinin ortak duygusu: hayal kırıklığı.
Sorun Sadece Bir Pazar Değil
Bir pazarın elektriği, suyu, çatısı elbette onarılır.
Ama yıllardır aynı yönetim anlayışı altında, her defasında “bahane” üretmek artık halkın sabrını taşırıyor.
Belediye, halkın güvenini kaybediyor; çünkü halk artık neye inanacağını bilmiyor.
Karşıyaka’da “hizmet” kelimesi yerini “mazeret” kelimesine bırakmış durumda.
Biz CHP’yi Neden Seviyoruz?
İzmirliler olarak Cumhuriyet Halk Partisi’ni sadece bir parti olduğu için değil,
Atatürk’ün partisi olduğu için seviyoruz.
Ama ne yazık ki bugün belediyelerin başında oturan birçok kişi,
Atatürk’ün ilkeleriyle değil, koltuklarının rahatlığıyla ilgileniyor.
Yolsuzluklar, ihmaller, halktan kopuk açıklamalar…
Atatürk’ün “Halkçılık” ilkesinden eser yok.
Çünkü halkın sesini duymayan bir yönetim, ne kadar kırmızı bayrak asarsa assın,
artık o bayrağın anlamını temsil edemez.
Yorumlarda Bir Gerçek Saklı
“Yarın halk olarak Bospadayız, pazarcının yanındayız.”
“Geçen hafta elektrik kullanılmadan açıldı, bu bahane değil.”
Bu sözler sadece öfke değil; umut da içeriyor.
Çünkü Karşıyaka halkı hâlâ sahip çıkıyor, hâlâ direniyor, hâlâ konuşuyor.
Ve konuşan halk her zaman, susturulmuş siyasetten güçlüdür.
Karşıyaka Belediyesi’nin yaşattığı mağduriyet sadece bir elektrik sorunu değil,
bir güven sorunu.
Biz Atatürk’ün izinden gidenler olarak, partilere değil ilkelere bağlıyız.
Ve o ilkeler bize şunu öğretti:
Halka rağmen değil, halkla birlikte yönetim.
Dicle Şahin / İzmir gözlemlerim
15.11.2025



