x
     
23.01.2022 20:23:30
Okunma: 5061
0 Yorum

Nivent Kurtuluş nivents@yahoo.com
Yanlış Bildiklerimiz!!!

 

 
Geçtiğimiz gün,

Kızımla konuşurken,

Lafa gelince mangalda kül bırakmıyorsun dedim,

Kızım gülmeye başladı,

"Anne sen bu deyimin gerçek manasını biliyor musun"dedi,

Minik kuşum neymiş manası dedim,

"Sana linkini atıyorum" diye teli kapattı,

Okuyunca şaşırdım,

Sonra bildiğim deyimleri araştırmaya başladım,

"İnce eleyip sık dokumak" değil, 

İnce eğirip sık dokumakmış,

"Kelli felli" değil, 

Kerli ferli demekmiş,

Ker: kuvvet. Fer: iktidar, şevket

"Su uyur, düşman uyumaz" değil, 

Sü uyur düşman uyumazmış,

Eski Türkçe 'de "sü" kelimesi "ordu" veya "asker" anlamına gelmektedir. Askerin düşmana karşı dikkatli olması için söylenmiştir.

"Su küçüğün, söz büyüğün" değil, 

Sus küçüğün söz büyüğünmüş,

"Güzele bakmak sevaptır" değil, 

Güzel bakmak sevapmış,

"Eşek hoşaftan ne anlar’' sözü ise,

'Eşek hoş laftan ne anlar’ şeklindeymiş,

Tüm bu atasözleri deyimleri yazarken,

Çok güldüm,

Minik kuşumun dile getirdiği,

“MANGALDA KÜL BIRAKMAMAK”

Bu deyim yeniçeri ocağına bağlanmakta,

Nasıl mı?

"Deyim Osmanlı zamanından günümüze gelmekte. Yeniçeri ocağına alınacak gençler sırf erkeklerden oluşan bu ocağa alınan gençler bir heyet önüne çıkarılıp külle dolu olan mangala yellenmesi söyleniyormuş. Genç, az kül kaldırırsa ocağa alınıyor çok kül kaldırırsa cinsel tercihinin farklı olduğu düşünülüp ocağa kesinlikle alınmıyormuş"

Bu bana hem ilginç hemde komik geldi,

Bir ilginç deyim de,

“HOŞAFIN YAĞI KESİLDİ”

Yeniçeri ocaklarında efrada yemek dağıtılırken mutfak meydancısı elinde tuttuğu üzeri ayet ve dualar yazılı kallavi koca kepçe ile evvela yağlı yemekleri ve pilavı dağıtır, sonra da hoşaflara daldırırmış. Hal böyle olunca, sofralara gelen hoşaf bakracının üstünde, bir parmak kalınlığında yağ tabakası yüzermiş. Bu durumu gören Yeniçeri ağalarından akıllı birisi meydancıya emir vererek “Kepçeyi yağlı yemeklere batırmadan evvel temiz iken hoşafları dağıt, sonra yemek tevziatına geç…” demiş. Demiş amma, bu sefer sofralara giden hoşaf bakraçlarının üzerinde yağ tabakasını göremeyen Yeniçeriler isyan bayrağını çekmişler:

“Hakkımızı yiyorlar, istihkakımızdan çalıyorlar, zira hoşafın yağını bile kestiler, yağlı hoşaf isterük…” diye bağırmışlar.

Madem yeniçerilerden yola çıktık,

Bende size bir masal anlatayım ne dersiniz?

Hükümdarlığa uzak, güzel mi güzel bir kente,

Eski komutanın isteği ile merkezden,

Bir vezir atanmış,

Bu vezir pek mahirmiş,

Şirin kente hemen alışmış,

Ekibini yine merkezden getirdiği askerlerle kurmuş,

Kendinden olmayanları çarçabuk harcarmış,

Gün gelmiş komutan değişmiş,

Herkes vezirinde değişeceğini düşünürken,

Mahir vezir gideceğine, koltuğunu sağlamlaştırmış,

Vezirin altındakiler vezirden pek korkarlarmış,

Komutanı tınlamıyorlarmış,

Komutan daha yeni olduğu için durumun farkında bile değilmiş,

Komutan gezelim, görelim, satalım günü kurtaralım derdindeymiş,

Lakin komutanın zevcesi pek hırslı ve akıllıymış,

Vezirin ipini çekmek istemiş,

Zevce komutana baskı yapmaya başlayınca,

Vezir anlamış gideceğini,

Bir şeyler yapmak için devlet işlerini bırakıp, kalma çabası için türlü entrikalar çevirmeye başlamış,

Padişahın Kadı'sının kardeşine ulaşmış,

Aman Kadı efendime söyleyin, ben burada kalmalıyım,

Tez beni Kadı ile görüştürün demiş,

Vezirin çabası sonuç vermiş,

Kadı'nın karşısına oturmuş,

Başlamış anlatmaya,

Bu komutan işe yaramaz sizin işlerinizi çözemez,

Ben her türlü işinizi yaparım,

Kadı, İyi güzelde senin hakkında çok şikayet var,

Onları ne yapacağız? Demiş,

Komutan almasa bile biz seni görevden alacağız,

Vezir aman efendim ben çok işinize yarayacağım,

Kadı sormuş iyi de karşılığını nasıl vereceksin?

Efendim, komutanın alengirli özel yaşamı var,

Bunun belgeleri de var,

Bu belgeler çok yakın arkadaşımda,

Kadı tamam o zaman derhal belgeleri getir demiş,

Belgelere göre karar vereyim,

Belgeler kadının eline ulaşmış,

Bundan haberi olan komutan vezire rahat vermemeye başlamış,

Halkın arasına çıktıklarında vezirini almaz olmuş,

Vezir tekrar Kadı'ya koşmuş,

Merkezden getirdiğim askerler tek tek görevden alınıyor,

Efendim artık rahatım tamamen bozuldu,

Sarayda bana rahat yok,

Beni küçük saraylarınızın birine atasanız,

Kadı vezire bakmış, görüntülere baktım rezalet demiş,

Vezir kıs kıs gülmeye başlamış,

Kadı gülme komşuna gelir başına,

Senin görüntülerin elime geçmedi lakin,

Senin de komutanından farkın yokmuş!

Vezir yok efendim zinhar iftira diyerek yalvarmaya devam etmiş,

Kadı efendi, hem evime yakın malum ben artık buralıyım beni atayın bu küçük saraya,

Diğer komutan yardımcılarınında haberleri olmuş bu meseleden,

İştahları kabarmış, kendilerini boşalan yerlere atama savaşına girmişler,

Biri komutanın yerine, boşalan koltuğunu diğerine,

Diğerinden boşalan koltuğa ise vezir geçmek için ağzının suları akmaya başlamış,

Her masalın sonu güzel biter miş,

Lakin bu masalın sonu hüsranla bitecek,

Hainlerin planları uzun vadede işlemezmiş,

Hele arkalarında kırık kalpler bıraktılarsa.

Liuy sözüyle bitirmek istiyorum.

İhanet, iyi başlar; ama sonunda kendine ihanet eder.

Etiketler:

Yazarın Diğer Yazıları