İzmir’de işler karışık…
Bir yanda maaşını alamadığı için iş bırakmış emekçiler,
Bir yanda halk burnunu tutmuş sokakta dolaşıyor…
Ama ne gam!
Bizim belediye başkanları sahada!
Biri çöp konteyneri ile poz veriyor,
Öteki ev ev dolaşıp torba dağıtıyor.
Sanki belediye değil, promosyoncu market zinciri!
Sayın başkanlar;
Bu millet çöp torbası değil, hizmet bekliyor!
Geçim derdinde olan işçinin maaşını ödemeyip, işten atıp,
Ben çöpleri kendim toplarım” “diye ortalığı festival alanına çeviren anlayış, ancak trajikomik bir belediyecilik örneğidir.
İzmir Büyükşehir cephesinde de manzara şahane(!):
Körfez kokuyor,
Trafik felç,
Belediye başkanı kapı kapı dolaşıyor,
Çöp poşeti dağıtıyor ama şehrin halinden bihaber gibi pozlar veriyor!
Sahi, bu belediyecilik mi yoksa sosyal deney mi?
Millet diyor ki:
“Çöp torbası verdin de içine ne koyacağız başkan?
Siz görevlerinizi torbaya mı koyup attınız?”
İzmir’in her mahallesinde ayrı bir çöp dağları yükselirken,
işçilerin 150 bin liraya yaklaşan alacakları ödenmemişken siz hâlâ torba dağıtmakla meşgulsünüz,
Yahu bu halk ekmek torbası bekliyor, çöp değil!
Körfez balık tutacakken tutamıyor çünkü balık bile isyan etmiş:
“Bu ne koku, bu ne rezalet!”
Trafikte insanlar balık gibi dizilmiş, kımıldayamıyor,
Ama başkanlar Instagram’da filtreyle temizlenmiş sokaklar paylaşıyor.
Görüntü var, ses yok.!
Torba var, çözüm yok!
Sahne var, sorumluluk yok!
Sayın başkanlar;
Poşeti halk doldurur ama sizin göreviniz torba dağıtmak değil, hesap vermektir,
Benden söylemesi,
Çöp torbası halkın evinde değil, sizin omzunuzda duruyor artık.
Ve halk o torbayı ilk seçimde sandığa atmayı çok iyi bilir!
