“Hukukun üstünlüğü”nü savunmak için de mi avukat tutalım?..
Doğrudur, avukatlık hukukun yargı ayaklarından (İddia -Yargı – Savunma) biridir ve savunma görevini /işlevini üstlenmiştir; ancak bu görevlendirme kişi hukukunun (ister şahıs, ister hükmi şahıs) korunması ve savunması içindir. Ancak bugün tehlike karşısında olan hukukun üstünlüğüdür…
Hukukun üstünlüğünü korumak avukatlık mesleğinin görevi değildir. Önce kuvvetler ayrılığı ilkesi tam ve kâmil bir biçimde uygulanacak ki, ‘yasama – yürütme yargı’ üçgeninde yargı gereken yer ve değeri bulabilsin. Yani hukukun üstünlüğüne önce yürütme ve yasama sahip çıkmalı; sonra da bütün vatandaşlar, bürokrasi, siyaset kurumu aktörleri, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğüne saygı gösterip, değer verecekler; en sonra da sadece savunma mercii olan avukatlar değil, yargıç ve savcılar da hukukun üstünlüğünün savunucusu olacaklardır…
Velhasıl hukukun üstünlüğünün savunulması için avukat tutulmaz, Bu topyekün memleket işidir…
Ne yasama, ne yürütme hiçbir zaman, hiçbir şekilde yargıyı talimatlandıramaz. Yargıç ve savcı görevinde tam bağımsız olmalıdır. Siyasi partilerin bilhassa iktidarda olan/iktidar ortağı olan siyasi partilerin il, ilçe başkanları hiçbir savcının, yargıcın görev amiri değildir. İlk soruşturma gizlidir, evrak sızdırması yapılamaz. Ya da sanıklar (kendilerinin ya da avukatının niye yatmakta olduklarını dahi bilmeden ) aylarca haksız yere bedavaya yatırılamaz.
Avukatların dilekçeleri okunmalıdır…
Savunmanın beyanlarına kulağı tıkalı savcı, yargıç olmamalıdır. Liste böyle böyle uzar gider. Zaten durum buysa ve bunlar oluyorsa hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku geçerli demektir. Onun için toplumun her ferdi hukukun üstünlüğü davasının tabii bir avukatı olmak zorundadır.
25 Mayıs 2025
Şevket Bülend YAHNİCİ