Son günlerde sanatçılara yönelik şafak baskınları, uyuşturucu operasyonları, gözaltılar ve tutuklamalar peş peşe geliyor. Gazeteciler, haber spikerleri cezaevine girdi. Yapılan operasyonların niyetini ve amacını doğru buluyorum. Çünkü acı bir gerçek var: Uyuşturucu kullanımı ilkokul sıralarına kadar indi, gençlerimiz gözümüzün önünde bu illetten kayboluyor.
Bu tablo karşısında “bir şeyler yapılıyor” denmesi elbette önemli. Ancak şunu açıkça söylemek zorundayım: Bu mücadele eksik. Hem de çok eksik.
Neden mi?
Çünkü bugün sanatçılara, ekran yüzlerine, “topluma mal olmuş” bazı isimlere şafak baskını yapılırken; belediye başkanlarının da uyuşturucu kullandığına dair iddialar, mecliste içen milletvekilleri olduğu yönündeki söylentiler, danışmanların kullandığına dair kulisler yıllardır konuşuluyor. Bunlar iddia olabilir. Ama iddia diye görmezden gelinemez.
Eğer bu ülke uyuşturucudan topyekûn kurtulmak istiyorsa, bu mücadele seçici olamaz.
Eşitlik Olmadan Mücadele Olmaz
Bir sanatçıya baskın yapıp, seçilmişlere dokunmuyorsanız;
bir ekran yüzünü kelepçeleyip, makam odalarını “dokunulmaz” sayıyorsanız;
kusura bakmayın ama bu mücadele inandırıcı olmaz.
Ben şunu savunuyorum:
Uyuşturucuyla mücadelede kimse ayrıcalıklı olmamalıdır.
Topluma örnek olması gerekenler;
seçilmişler, atanmışlar, yöneticiler, danışmanlar…
Herkes aynı kurallara tabi olmalıdır.
Testler Herkes İçin Olmalı
Madem bu illetten kurtulmak istiyoruz, o zaman çözüm nettir:
Uyuşturucu testleri ayrım yapılmaksızın uygulanmalıdır.
- Belediye başkanları
- Milletvekilleri
- Üst düzey bürokratlar
- Belediye şirket yöneticileri
- Kamu adına karar veren herkes
Bu testler şeffaf biçimde yapılmalı, sonuçları kamuoyuna açık olmalıdır.
İşte o zaman:
- Gençler “adalet var” der
- Toplum “samimiyet var” der
- Mücadele gerçek anlamını bulur
Operasyon Var, Tedavi Yok
Bir başka acı gerçek daha var:
Bu ülkede tedavi merkezleri yok denecek kadar az.
Gençler bağımlı oluyor ama gidecek yer bulamıyor.
Sadece baskın, sadece gözaltı, sadece ceza…
Bunlar tek başına çözüm değil.
Önleme yok, rehabilitasyon yok, sosyal destek yok.
Ama vitrine konan operasyonlar var.
Son Sözüm Net
Uyuşturucuyla mücadeleyi sonuna kadar destekliyorum.
Ama bu mücadele:
- Seçici değil eşit,
- Gösteri değil samimi,
- Sadece ceza değil tedavi ve önleme odaklı olmalıdır.
Aksi halde yapılan her operasyon, toplumun vicdanında yarım kalır.
Bu ülkeyi bu illetten kurtaracaksak;
herkes için aynı cesaret, herkes için aynı hukuk gerekir.
Bu konuda İçişleri Bakanlığına yazdığım dilekçeyi yayınlayacağım.



